Aziz Şehre Çağrı
Elazığ'da göreve başladığı ilk günden beri bu şehrin var olan potansiyelini hak ettiği en üst noktalara taşımak için her alanda çalışmalarda bulunan Vali Çetin Oktay Kaldırım Elazığ'a anlamlı, tarihi bir çağrıda bulundu.
Şehrin dünyaya açılması, yeni nesil sektörlerde ön planda yer alması, tam bir yazılım, inovasyon ve AR-GE üssü olması, yeni nesil seracılık, doğal ve organik gıda vadisi olması, hizmet sektörü ve turizmde bir cazibe merkezi haline gelmesi, tarım, eğitim, sağlık gibi sektörlerde hızlı gelişmesi için yoğun bir çalışma içine giren ve vizyon ortaya koyan Vali Kaldırım’ın son dönemdeki Saklıkapı, Karaleylek Kanyonlarının keşfi ve buraların ilimiz, ülkemiz ve hatta dünya turizm destinasyonlarına kazandırma çalışmaları ulusal anlamda takdir kazanmıştı. Yine aynı şekilde Hazarbaba Kayak Merkezi’nin devralınıp altyapısının güçlendirilmesi, Türkiye’nin en büyük macera Parkı ve Zepline parkurunun yapılması bu çalışmalara ciddi ivme kazandırmıştı. Vali Çetin Oktay Kaldırım’ın proje odaklı çalışmaları sadece turizm potansiyeli ile de sınırlı değildi. Şehrin tüm dinamiklerini sürece dâhil ederek, birlik ve beraberlik içerisinde, yatırımcılara oluşturulan son derece sıcak iklim sayesinde OSB ve diğer yatırım alanlarında şehrimizin işsizlik problemini ortadan kaldıracak istihdam hamleleri bir bir meyvelerini vermeye başlamıştı ve vermeye de devam ediyor. Yeni OSB’lerin kurulması, iki adet İŞGEM projesinin hayata geçirilmesi, jeotermal su kaynaklarının bulunması, seracılık ve Ekoköy planlamaları, Yüksek İrtifa Kamp Merkezi, Türkiye’nin ilklerinden olan Elazığ OSB Tasarım ve İnovasyon Merkezinin kurulması gibi önemli projeler istihdam ve üretim anlamında bu şehrin geleceğine mühür vuracak projeler olarak hafızalarda haklı yerini almaya başlamıştı.
İşte bütün bu çalışmalar yapılırken 24 Ocak 2020 tarihinde yaşadığımız 6,8 şiddetindeki deprem ilk etapta bu olumlu tabloyu kısa süreli bir hüzne çevirmiş ve bu projeler ikinci plana itilmiş gibi görünebilir. Ama depremin olduğu andan itibaren Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın olaya müdahil olması, ikinci gün şehrimize gelip bizzat konuya vaziyet etmesi ve bütün hususları talimatlandırması ve yine Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatıyla İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum ve Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın ilk iki saat içinde ilimize gelip anında yaraların sarılmasına yönelik çalışmaları başlatması ve sürecin yönetiminde bulunmaları, 22 gün boyunca sürekli ilimizde bulunarak gece gündüz çalışmaları şehrimiz açısından adeta bir şans ve fırsat olmuştur. Akabinde başta Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak olmak üzere diğer bütün bakanlarımızın ilimize gelip çözümler üretmeleri ve müjdeler vermeleri, bütün milletvekillerimiz ve siyasi partilerimizin ciddi çalışma ve gayretleri, şehrin sivil toplumundan iş dünyasına, gönüllülerinden kanaat önderlerine bütün kesimleriyle birlik ve bütünlük halinde hareket ederek kenetlenmesi yaraların bu kadar hızlı ve sorunsuz sarılmasında çok büyük etken olmuştur. Elazığ’ın, afetle son derece etkin, hızlı, başarılı ve koordineli mücadelesi bir model olmuş ve sonrasında bu tecrübeden hareketle dünyaya örnek olacak bu başarının modellenmesi çalışmaları başlatılmıştır. Diğer bütün acil hizmetlerin yanı sıra vatandaşlarımızın barınması için rekor sürede geçici konteyner alanları inşa edilerek vatandaşlarımızın yerleşimine sunulmuştur.
Deprem sonrası günlük olarak birebir çalışmaları yerinde inceleyerek yerinde ve sahada sürecin sağlıklı bir şekilde yönetilmesine son derece özen gösteren Vali Kaldırım, devletimizin burada hızını, büyüklüğünü ve gücünü gösterdiğini ve depremin etkilerinin hızlı bir şekilde sarıldığını ve sarılmaya devam ettiğini, yine önümüzdeki süreçte olabilecek sıkıntıların ortadan kaldırılmasının devletimizin bu aziz şehrin insanlarıyla el ele vererek sağlanacağını ifade ederek, şehrin artık yaraları sarma çalışmaları yanı sıra yukarıda belirtilen projelerine ve vizyonuna dönmesi ve odaklanması için Elazığlılara tarihi bir çağrıda bulundu;
“Elazığımız tarihi derinliği, medeniyet birikimi, sağlam kodları, vatan ve bayrak sevgisiyle zirveleşen, sağlam duruşu, milli ve manevi hasletleriyle Türkiye’nin en önemli şehirlerinden birisi ve de yaşadığımız, hizmet etmekten şeref duyduğumuz şehir olması itibariyle başımızın tacıdır. Elazığ tarih sahnesinde var olduğu günden beri birçok tarihi süreç yaşamış, Türk tarihinin önemli dönüm noktalarında hep ön safta bulunmuş, Anadolu’nun kalbi ve nirengi noktası olmuş, bulunduğu bölgede necip Türk milletine hep şanla şerefle hizmet etmiş ve vatan için muhkem bir kale hüviyetinde olmuştur. Aziz ismiyle müsemma olan bu şehir bu hüviyetini içinde yüzyıllardır mukim bulunan şerefli insanlardan almış ve adeta en önemli hasletleri olan vatanseverlik, yiğitlik, mertlik, cömertlik, delikanlılık, alçakgönüllülük, dürüstlük ve misafirperverliğiyle şerefyap olarak zirveleşmiştir. Bunun yanı sora Elazığ insanı son derece kadirşinastır ve varlık sebebi olan devletini, devleti temsil edenleri ve kendine hizmet edenleri hep takdirle yad etmiş ve baş tacı etmiştir.
Elazığımız yine önemli bir misyonla karşı karşıyadır ve beklide en önemli tarihi süreçlerinden birini yaşamaktadır. Bu tarihi süreçte üzerinde en hassas bir şekilde durmamız gereken husus her zaman gözbebeğimiz gibi koruduğumuz birlik ve beraberliğimiz, kenetlenmemiz ve geleceğe umutla bakmamız olacaktır. Gelin bu şehre gözbebeğimiz gibi bakalım ve gelin hep birlikte bir seferberlik ilan edelim. Bu şehri Türkiye’nin ve dünyanın en güzel şehirlerinden birisi yapma gibi bir ülkü etrafında kenetlenelim, el ele, omuz omuza verelim bir çalışıyorsak bin çalışalım ve bu günlerin omuzumuza yüklediği bu tarihi misyonu layıkıyla yerine getirelim. Bunu başarırsak ben inanıyorum ki çok değil birkaç yıl sonra Elazığımız Türkiye’nin en güzel şehri ve en önemli yatırım şehri olacaktır. Şehrimiz; vizyonu, projeleri, gelişen altyapısı ve çözüm odaklı, doğru çalışmalarıyla yeniden şahlanacak, bırakın göç vermeyi, yatırım ve istihdam olanaklarıyla nitelikli göç alan bir şehir haline gelecektir. Bütün bunların gerçekleşeceğine canı gönülden inanıyorum. Yeter ki birlik beraberlik içinde pozitif, proje odaklı hareket edelim, olumsuzluktan değil olumlu şeylerden beslenelim, dedikodu değil iş üretelim, şehrin önde gelenleri, sahipleri ve akil insanları olarak şehrimize, halkımıza ve iş dünyasına moral verelim, destek olalım. Şehre bu hassas dönemde moral vermek, elini taşın altına koyarak on katı, yüz katı, bin katı çalışmak, proje üretmek ve esnafımızın, vatandaşımızın yüzünü güldürerek onları müreffeh kılmak hepimizin temel görevi ve tarihi sorumluluğudur. Emin olun eleştirmek çok kolay iştir ama iş yapmak, proje geliştirmek, çözüm üretmek, bunun için seferber olmak zor olsa da esas kıymetli olandır. Gelin hep birlikte seferberlik ilan edelim, şehri kalkındırma seferberliği, şehrimizi Türkiye’nin ve dünyanın en güzel şehirlerinden biri yapma seferberliği, şehri tam bir üretim ve cazibe merkezi yapma seferberliği, kenetlenme, örnek birliktelik ortaya koyma seferberliği. Garibana el uzatma, yetimlerin başını okşama, kimsesize kimse olma, dertlilere çare olma, yeniden bu şehri ismine yakışır bir şekilde aziz kılma, tarihi misyonu ve kadim değerleriyle buluşturma, vatan ve millete bayraktar olma, vatanın bağrında muhkem bir kale yapma seferberliği. Bunu başarırsak Elazığımız yaralarını hızlı sarar, hızla kalkınır, esnafımız, iş dünyamız ve vatandaşımız mutlu ve müreffeh olur ve geleceğe umutla bakarız. Burada devlet üzerine düşeni fazlasıyla yapmıştır ve yapmaya devam etmektedir. Bizlerde şehrin yöneticileri, önde gelenleri ve sahipleri olarak görevimizi layıkıyla yapmış olmanın gönül huzuruyla bu şehre karşı vazifemizi yapmış oluruz. İnanın omuzlarımızda tarihi bir sorumluluk var ve kimseye nasip olmayacak bu şerefli görevin gelin hep birlikte hakkını verelim. Gelin ele ele, gönül gönüle verelim, bu aziz şehir ve şerefli mukimleri için çalışalım, çalışalım, çalışalım”.