Bahaddin Yeşilkaya

DEVLET YÖNETİMDE BAM TELİ

Bahaddin Yeşilkaya

 

 

Dirlik ve Düzen İnsanlık tarihi kadar eskidir. Yani Tarihi Hz. Ademe kadar uzanır. Bundan dolayı bir yerde insan var ve yaşıyorsa o yerde ve beldede Dirlik ve Düzen olmazsa olmazdır. Hatta rivayet olunur ki Dirlik ve Düzenin sağlamasında Hz. Ademe on sayfalık bir kitap gönderilmiştir. Ki bununla, insanlar içtimai hayatı daha bir kolay olsun ve haksızlıklara meydan verilmesin. Hatta ve hatta biz yine biliyoruz ki tüm semavi kitaplar devlet gücü ve ergi ele geçiren zalim ve acımazsız yöneticilere karşı yeryüzüne insanların daha adil bir şekilde idare edilsin diye gönderilmiş yada indirilmiştir. Yani söylemek yada vurgulamak istediğim şey devlet yönetiminin ne kadar hassas ve ne kadar büyük bir önem arz olduğu. Çünkü bir devletin varlığı o beldede yada o ülkede yaşayan her bir insanın varlığına bağlıdır. Ve doğrudan her bir insanı alakadar etmektedir. Sistemler ne olursa olsun devleti yönetenler adeta bir kuyumcu terazisi gibi titiz ve hassas davranmak zorunda olmalılar. Eğer bu hassasiyetler gözetilmediği taktirde bilinsin ki o devlet her yönden tehlike altına girmiş demektir.  Ve yıkılma ile karşı karşıyadır. Böyle bir durum da faturanın bir şekilde herkese ama herkese yansıması demektir.

Devlet yönetiminde üzerinde durulması gereken en  büyük hassasiyet bana göre işi ehline emanet etmektir. Bunun da tek ve yegâne ölçüsü yani evrensel kriteri bilgi, beceri ve tecrübedir. Haddizatında bunlar bir ömrün üç temel sütunudur. Ve bu üç sütun bileşkesinde adalet ve adil olmak vardır. Çünkü bu sütuna sahip olmak öyle sanıldığı kadar kolay değildir. Her biri için çok büyük bir emek ve verilmiş çok büyük bir çaba vardır. Özünde yetim, gariban ve kimsesiz vardır. Bu üç sütundan herhangi biri göz ardı edildiğinde, istenen amaç her neyse hasıl olmaz.

Ve o zaman da  “başlar ayak, ayaklar baş”  Ve mizan bozulmuş olur. Tarih bize, adil  yönetimin ve adaletin olmadığı  bir devletin payidar olması görülmemiştir.

Hak ve adaletten uzak devletlerin yönetimlerinde genellikle kayırmacılık başta olmak üzere yolsuzluk, dalkavuk kuşatmalar ve devlet yönetimine aile bireylerin taşınmış olması vardır.

Hele hele devlet yönetimde aile fertlerinin bulunması, ülke hayrına bir katkı sağlamadığı gibi, yönetimin topyekûn iyi niyet icraatları da töhmet altında kalmış olur.

Çünkü tarihte benzer anlayış ve yaklaşımlar hiçbir zaman millet nezdinde hoş görülmemiş, prim yapmamış ve izalesi zor çağrışımlara yol açmıştır. Ve Ahlakken de bu çeşit yönetim politikalarına yer yoktur. Diğer bir ifade ile devlet yönetimi topyekûn yozlaşması ve iflah olmaz bir yola girmiş olması demek.

Bana göre böyle bir anlayışın Bam teli; devlet yönetimine kayıtsız şartsız inanmış olan dürüst ve samimi insanların güveni toptan örselenmesi olacaktır. Böyle bir duruma sebep olmak yol açmak herhalde hiç kimsenin hakkı olamaz-olmaması gerekir.

 Benim nokta-i nazarımda; böyle bir anlayışa veya yaklaşıma sürüklemiş bir devlet yönetimi yaptığı hiç bir icraat ne makbul görülür ne de bir anlam ifade etmektedir.

Vatandaş olarak beklentim ve arzum odur ki, devlet yönetimini tartışmaya yol açan bu ve benzeri olumsuzlukları behemehâl yok etmek ve ilerde olabilecek ortamları da ortadan kaldırmaktır. Çünkü talip olunan dava- misyon bu basit ve ufak hesaplara kurban giderse çok büyük yazık olur. Reise olan tek çağrım; Ne olur büyük resim küçük resime kurban gitmesin.

 

Yazarın Diğer Yazıları