Bahaddin Yeşilkaya

DOĞRU İLE YALANIN DANSI…

Bahaddin Yeşilkaya

Aslında dansı da savaşı da yapan beşer planında insanın ta kendisidir. Çünkü varlık âleminde yeryüzünün tek emanetçisi. Zira tek akıl sahibi odur. İyilikte ona aittir kötülükte. Yani sosyal planda özne ve de tek kaynak insanın bizatihi kendisidir.

İsterse yeryüzünü cennette yapar cehennem de. Bu tamamen bir niyet işidir.

Değilse fesatlıktır, bozgunculuktur.

Miladı ise Habil’dir, Kabildir.

Malumdur “iyilik Habil de kötülük Kabil de” kristalize olmuştur.

Diğer bir ifadeyle Hak ve Batıl mücadelesi. Bugünkü tabir ile Doğru ile Yalanın savaşı.

Haklı olarak şöyle bir sual sorulabilir.

Doğru olan nedir?

Ya da Yalan olmadığı ne malum?

Benzer sorular çokça sorulabilir ya da akla gelebilir.

Ancak biz şunu da biliyor ve inanıyoruz ki, doğrunun temeli Hak, yalan ise temeli yoktur. Yani uydurma yani tevatür.

Hak ta adil olmak vardır dürüst olmak vardır inancına bağlılık vardır samimi olmak vardır.

Yalanda da, sahtekârlık vardır, riyakârlık vardır, fesatlık vardır, fitne fücur vardır ve akla gelebilecek her türlü hile vardır, hurda vardır. Hâsılı yalanda sınır yoktur. Yani yalan da Haysiyet, onur, namus ve şeref bahse konu değildir. Her türlü fenalığa açıktır. Tehlike onun her bir hücresinde mevcuttur.

Esasında Doğru ile Yalan iki kutup kavramdır. Yani doğu- batı kadar birbirine terstir- uzaktır.

Tıpkı SİYAH - BEYAZ gibi… Tabi ki doğruya talip olanın yükü dağ gibidir. Kolay değildir doğru tarafında olmak. Çünkü ucunda Allah “DAVASI ”vardır. Zira “NEFİS” ayaklar altındadır. Yalanın böyle bir derdi yoktur. O’nun için her yol mubahtır. Yüzüne tükürsen “ŞÜKÜR” der. Onun için DOĞRUNUN -YALANLA Olan Mücadelesi öyle uzaktan göründüğü gibi değildir. Çünkü merkezinde İNSAN vardır. İnsanın olduğu her yerde NEFİS vardır. NEFİS le savaşmak bir babayiğitlik işidir. Bu da her babayiğidin işi değildir. Hele hele çağımızda DOĞRU dan yana olmak ya da olana isim koymak alışıla gelmiş durumun çok ötesinde.

Esasında kök neden de bir tek amaç vardır.

O da MEDENİYETLER çatışmasıdır. İşte bütün bir MESELE de burada ve Kavga da tam da bu noktada.

Neden?

Çünkü ZITLAR dünyasında davranış böyledir. Bu, kimi zaman maddi planda, kimi zaman manevi, kimi zaman ideolojik, kimi zaman da ’ben’ ya da NEFİS ya da diğer sayıklar… Nedenler daha da çoğaltılabilir.

Çünkü eşyanın tabiatı bunu gerektirir.

Aslın da bu büyük çatışmalar, sosyolojik olarak insanoğlu hayatının hemen hemen her bir katmanında hep ola gelmiştir. Bu, kimi zaman fert bazında, kimi zaman aile arasında, kimi zaman cemiyet temelinde, kimi zaman toplum kimi zamansa halklar ya da milletler özelinde kendini göstermiştir.

Hal böyle olunca gerek siyasal tarafında olsun gerekse sosyal boyutunda ya da diğer yanlarda olsun bedeli çok ağır, can yakıcı tarafı çok ama çok yüksek olmuştur. Ve FATURALAR kimi zaman MALLA kimi zaman da CAN la ödenmiştir.

Bu KAVGA bu günde devam etmekte kıyamete kadar da devam edecektir. Bu Fıtri ve insanın Fıtratı gereğidir. Temel mesele KAVGA’ nın ne için kimin için yapılacak olması. Yani İYİ lik ten yana mı yoksa KÖTÜ lükten mi?

Günümüz de bu kavga değişik versiyonlarla çok daha acımazsız bir hal almıştır. Hele hele İSLAM coğrafyası bu kavgadan dolayı kan ağlamakta.

Çünkü YALAN, tüm gayrı meşru enstrümanlarını sahaya sürmüş durumda.

Bunlar; yeri gelince silah, yeri gelince kültür, yeri gelince siyaset, yeri gelince de ekonomik olmak ta. Hal böyle olunca ülkemiz de bütün bu olan - bitenin dışında kalması elbette söz konusu değildir. Son üç yüz yıl bunun açık delilidir. Geldiğimiz bu noktada Yalan’nın şahsında emperyal güç merkezleri ve onların yerli uzantıları aralıksız ve pervasız bir şekilde ümmeti parçalamak ve sömürmek için zulmün hiçbir çeşidin den kaçınmış değiller.

Hele hele bugünler de ülkemizin son birkaç yıldır yakalamış olduğu nispi huzur ve istikrarı bozmak için tüm bu şer güçler, geçmişte yaptıkları gibi şimdilerde de yalan siyasetiyle gayrı meşru olan tüm imkânlarını pervasız bir şekilde seferber ederek kısmen de olsa sonuç almış bulunmaktalar. Çünkü Millet, son yerel seçim sathi mahallinde söyledikleri yalanları ikna olmuş gibi görünmekte. Çıkan tablo bunu göstermektedir.

Eğer bundan böyle bu YALAN furyası böyle devam ederse, korkarım bu coğrafyanın geleceği pek hayra delalet görülmemekte. Ve bedeli bugünkünden çok daha ağır olacağı görülmektedir. Temennim ve duam bu ön gürümde yanılıyor olmamdır.

Yazarın Diğer Yazıları