Bahaddin Yeşilkaya

KAPANAN DEVİR AÇILAN YENİ BİR DEVİR

Bahaddin Yeşilkaya

Toplumlar ya da Milletler tıpkı bir hücre gibidir. Bir hücre nasıl ki sürekli bir dinamizm içinde bir organizmayı değişime zorluyor ve bir fonksiyonu icra etmek için yola koyuluyorsa, ufuk ya da basiret sahibi millet ya da toplumlar zaman içinde değişen şartlar mu hâcesinde uyum sağlamak ya da entegre olmak zorundadır. Çünkü yeryüzü hiçbir zaman durağan bir durumu kabul etmez. Tıpkı bir bisiklet gibi. Fizik kuralı gereği; bisiklet hareket halinde olmadığı durumda tek başına duramadığı ve düştüğünü biliyoruz. Zira bu bir Fizik kanunudur. Gerçekte; hayatın akışı da böyle bir şeydir. Buna direnmek ya da savaşmak suyu dikine akıtmak hatta kendini inkar etmek kadar ir reeldir. Yani gerçekle bağdaşır bir yanı yoktur. Onun için değişimi önceden öngören ve gereğini yapan toplumlar her planda hep bir adım önde olmuşlar.

Millet ya da toplum olarak hep birlikte muasır medeniyetler seviyesinde olmak ya da yeryüzü milletleri arasında daha ileri düzeyde bir yer edinmek istiyorsak, güçlü ve sağlam bir öngörü istikametiyle mümkündür ancak. Aksi hal, sürekli sorunlar üreten yapılarla uğraşmaktan bir ülkenin mesafe alması imkânsızdır. Bunun için en iyi örnek bizim ülke olsa gerek. Çünkü yakın tarihimiz bu olumsuz gelişmelerle dolu. Çünkü bizler ve bizden önceki kuşak bunun en canlı tanığıdır. İmparatorluk dönemlerini tüm bu gelişmelerin dışında tutarsak eğer, cumhuriyetin erken dönemlerinde nispi bir sessizlik bir stabil ite hakimdi. Bunun da tek nedeni her bakımdan bitap düşmüş bir milletin zaten kaçınılmaz kaderi; ancak buna karşın son yetmiş yıldır bir şekilde her on yılda türlü balyoz yemekten de kurtulamamış ve hep sersem kalmıştır. Ülke olarak tüm bu olumsuzlukları bize yaşatan bu idari yapıdır. Ve mutlak surette günün şartlarına uygun bir şekilde ya toptan ıslah, rehabilite edilmesi ya da tümden ülkenin dinamikleri temelinde yepyeni bir paradigma ile yeni bir anlayış yeni bir yaklaşım ortaya koyulmalı. İşte Referandumla oylanacak olan bu yeni anayasa değişikliği kısmen de olsa bunu öngörmektedir. Bu değişiklik her ne kadar arzu edilen düzeyde bir değişiklik olmasa da mutlaka kabul yönünde onaylamak gerekir. Çünkü bu coğrafyada tutuna bilmek için güçlü iradelerle güçlü liderlik var olmak zorunda. Zayıf yönetimlerle bu coğrafyada yol almak ne mümkün kılınır nede böyle bir fırsat verilir. Onunu için büyük halk desteği ile güçlü ve dirayet sahibi liderlikle bu coğrafyada tutunabilir ve ülkenin gelişmesinde yol ve mesafe alınabilir. Yapılacak olan tüm bu yeni değişikler bir Devrin kapanması ve yeni bir Devrin açılması ya da yeni bir Devre geçmek demektir. Aksi halde yakın geçmişimizde de olduğu gibi bin bir türlü ayak oyunlarının bitmediği, vesayet odaklarının cirit attığı, enerjisinin kendi içinde tükettiği, sürekli kendisiyle kavga eden ve her defasında çıkar çevrelerin değirmenine su taşımaktan başka bir amaca hizmet etmekten öteye geçmediği olacaktır. Bu,statüko ve ülkede felaketin devam etmesi demektir. Bunu ise bu ülkenin bir ferdi olan ve ülkenin bekasını ve geleceğini düşünen hiçbir aklı selim sahibi arzu edeceğini düşünmüyorum.

Hülasa sözün özeti; bu ülkede bir daha türlü askeri darbelerin, gezi benzeri Vandal provokasyonların, etnik temelli örgüt ve yapıların, katı ideolojik anlayışların ve de FETÖ benzeri alçak şebekelerin, kendisi bu ülkede kökü dışarda olan Man Kurtların devrini kapatmak ve bir daha bu ülkede bu şer odakların ve maşaların peyda olmaması için geçilecek bu yeni Devire, coğrafyamız için bir umut, memleketimiz ve milletimiz için inşallah bir kurtuluş adımı olsun.

Yazarın Diğer Yazıları