Serkan GÜRTÜRK

Negatif Limanlardan Pozitif Sulara

Serkan GÜRTÜRK

Aklımızdan geçirdiğimiz ve hatta alışkanlık haline getirdiğimiz bazı olumsuz düşüncelerin kötülükleri davet ettiği gibi bir kanı var psikoloji biliminde.
Bu tür olumsuzluklardan kurtulmanın çözümünü ise Pozitif düşünme olduğunu ifade ediyorlar uzmanlar. Ve bu gerçeği, “Negatif Limanlardan Pozitif Sulara” kitabıyla Oğuz Saygın Hoca çok net formüle etmişti yıllar önce.
Mevlana, 'Güzel bakan güzel görür, güzel gören, güzel düşünür, güzel düşünen hayattan lezzet alır'' derken bizler de günlük hayatımızda yaşadığımız birtakım problemler olsa da “iyi diyelim iyi olalım” diyerek bir nevi negatiften pozitife bir kaçış eğilimi gösteririz.
İnsanlar gibi şehirlerin de bir ruhu ve psikolojisi var. Bir şehrin gelişmesi, kalkınması ve yeni hedefler ortaya koyup bu hedefleri gerçekleştirmek noktasında gayret sarf etmesi, o şehirde yaşayan insanların psikolojisi ve bakış açıları ile doğru orantılı.
Kendisinden bir şey olmayacağına inanıp akşama kadar olumsuz duygu ve düşünceleri kendi ruhuna davet eden kişilerin çoğunlukta olduğu bir şehirde ne beklenen gelişme ne de kalkınma yaşanır.
Zaman zaman hem basın-yayın organlarında hem de sosyal medya paylaşımlarında bu tür örneklere rastlıyoruz. 
Hayattın elbet iki yüzü ve yönü var. İyilikler kadar kötü haller de var. İnsanlar üzerine düşeni yaparak gayret sarf etse de yolunda gitmeyen ve akamete uğrayan iş ve projeler var. Ancak hep kötüleri görmek, hem olumsuzlukları yazıp çizmek, bir nevi yeni olumsuzlukları davet etmek ve hatta bunu onaylamak anlamına gelir ki bu çok doğru bir yaklaşım olmaz.
Eleştiri yapmak, bir konuda yanlış ve eksiklikleri dile getirmek elbette hem idareciler hem de vatandaşlar için iyi sonuçlar doğuracak ve yanlışlıkları giderecek bir görev ve belki de herkesin üzerine düşen bir ödevdir. Ancak 7/24 olumsuzluk düşünmek, “yapamadınız, başaramadınız, zaten başaramayacaktınız, bu şehir adam olmaz, bu şehirden iyi yönetici çıkmaz, bunların hepsinin asıl derdi ceplerini doldurmak, böyle şehir, böyle yönetici mi olur” türünden cümleler aslında hemen herkesin karabileceği beylik ve sıradan ve sığ  cümlelerdir.
Elbette yöneticilerin bir ufku ve vizyonu olması gerekir. Elbette şehrin tüm sorunları ile gece yatıp, bu sorunlar için ürettiği projelerle uyanan yöneticilerimiz olmalı. Ancak bu idareci ve yöneticilerin hiç mi güzel, doğru ve başarılı bir icraatları yok? Elbette var. Hem de çok var. Yeter ki kötü taraf gibi iyi ve güzel olanları da görme niyeti ortaya konabilsin.
Söylememiz odur ki, eleştiri yapmak kadar, özellikle bu yöneticileri beğenmeyen, onların ufkunu yetersiz bulan çok aklını putlaştırmış ve çokbilmiş kişiler bu tür olumsuz bakışlara ayıracakları zamanın onda birini de kendi üretecekleri projelere ayırsınlar. Bu şehrin önemli sorunlarına çare ve çözüm olabilecek, ayakları yere basan çözüm önerileri sunsunlar. 
Bu şehrin ortak eleştiri gücü ve mahfili olmak yerine şehrin “ortak ve kolektif aklı” olmaya aday ve talipli olsunlar. Kötüleri, yanlışları her vakit dile getirmek, belki bunu yapanın egosunu tatmin edebilir. Ama bu tür insanlar varlıkları ve özgün düşünceleri ile güzellikler getirecek projeler sunsunlar yetkililere ki bizler de kendilerini alkışlayalım ve “işte memleket sevdalısı olmak bu” diyebilelim. Bekliyoruz…
 

Yazarın Diğer Yazıları