Serkan GÜRTÜRK

Yangına Benzin Dökmek

Serkan GÜRTÜRK

 

Şehir, İl Valisi ile İktidar partisi İl Başkanı arasında yaşanan soğuk savaşı ve etrafında gelişen olayları konuşuyor.

Vali beyin, bir gazeteci arkadaşımızın sorusu üzerine her siyasi partiye eşit olduğu gerçeğini ifade ederken seçtiği bazı kelimelere karşılık İl Başkanının Valiyi hedef alan açıklamasıyla farklı bir hal aldı.

Geçtiğimiz hafta Vali beyin konuşmasının gereksiz ve kastını açan bir konuşma olduğunu yazmış ve yanlış olduğunu beyan etmiştik. Bunu söylerken İl başkanının Valiyi hedef alan açıklamasını da doğru bulmadığımızı, devlet gelenek ve teamüllerinde böyle bir uygulamanın olmadığını, bu tartışmanın hem devlet kurumlarını hem de olayın tarafı siyasi partiyi zayıflatacağını ifade etmiştik.

Bizler şehrin ve şehrin sorunlarının kişisel husumet ve kavgaların çok üzerinde gördüğümüz için bu tür olayların büyütülmeden çözülmesi gerektiğini ifade ettik.

Benzer bir ifade de CHP Milletvekili Gürsel Erol’dan geldi. Erol, her ne kadar muhalefet partisine mensup bir milletvekili olsa da şehri ve sorunlarını dert edinen ve bu konuda bir muhalefet milletvekillinden de öte şehrin çile çeken bir ferdi olarak sorunları dile getirmekte ve iki okulun şehre kazandırılması örneğinde de olduğu gibi elini taşın altına koyan erdemli bir tavır ortaya koymuştur.

Erol, bu duygularını Elazığ Belediyesinin kent-köy açılışında da dile getirmiş ve bu tür tartışmaların şehrin gücünü kırdığını ve enerjisini boş işlere ayırmasına sebep olduğunu ifade ederek bunun sonlandırılması gerektiğini belirtmişti.

CHP Milletvekili Erol’un yaşanan bu olayları, klasik CHP mantalitesi ve CHP’li Veli Ağbaba siyaseti ve üslubu ile değerlendirip; “görüyorsunuz işte, bunlar bir ili bile yönetemiyor, iktidar partisi İl Başkanı ilin Valisine posta koyuyor, milletvekilleri ise susuyor. Bu ekipten depremin altında kalmış bu şehre hizmet gelir mi? İlin kaderinde etkili olan üç-beş kişinin kavgalı olduğu bu ortamda şehrin sorunları çözülebilir mi? Sahipsiz Elazığ dediğimizde de kızıyorlar ve şehrin sahibi biziz diyorlar. Bu mu şehre sahiplik. Bu mu şehre hizmet? Ak parti artık bitmiştir ve tükenmiştir. Ben ikinci sıradan aday olacağımı açıklamıştım, şimdi üçüncü sıradan adaylığı düşünüyorum” diyebilir miydi. Elbette derdi.

Bunu şehirde söylediği gibi altı ay boyunca Ankara ve İstanbul Büyükşehir Belediyelerinin okul yapma müracaatlarına cevap verilmediği için TBMM’de konuşma yapmasının  ikinci günü yer teslimi yapılması örneğinde olduğu gibi TBMM kürsüsünden söyleyebilir miydi ve bunun yansıması şehrimizde siyasi  bir görev değişikliği tasarrufuna sebep olabilir miydi?  Evet.

Ama Erol,  büyük bir nezaket ve olgunluk gösterip bunu siyasi malzeme ve şov aracı görmedi, tam tersi aklıselim davrandı ve bir ağabey edasıyla bu meseleyi büyütmeyip şehre yoğunlaşılmasını istedi.

Peki, bazı cenahlarda bu yaklaşım nasıl yorumlandı? Fitne çıkarmak istiyor, geçmişte eleştirdiği Valinin yanında yer alıyor, bunun amacı belli. Ak partililer ve yöneticilerin arasını açmak ve buradan siyaset üretmek istiyor. Vay be… bu yorumu yapmak için… neyse…

Allah, bu tip insanlara temiz akıl, fikir, izan ve vicdan versin. Bu tip adamlar Ak partide olduğu sürece de Ak partiye gönül verenlere sabır versin. Bu davranışlar Erol’u küçültmek yerine daha da büyütüyor ve yangına su yerine benzin döküyor. Tabi yanan kendileri olmayınca onlar için hava hoş(!)

Kendi sorunlarını çözemeyen, çözemediği gibi birilerini hedef gösterip kendilerini ak sütten çıkmış ak kaşık gören mantık ve mantaliteden kurtulmadığımız takdirde işimiz daha da yaman ve zor.

Yazarın Diğer Yazıları