Son Yılların Popüler Mesleği 'Eğitim Koçluğu'
Son yılların gözde mesleklerinden biri haline gelen 'Eğitim Koçluğu' öğrencilerin kendi potansiyellerini ortaya çıkarmasına ve gelişmesine yardımcı olmaktadır.
Profesyonel Eğitim Koçu, Büşra Berk Demirtaşoğlu, eğitim koçluğunun asıl amacının öğrenciyi mevcut potansiyeliyle alıp ilgi, yetenek ve kapasitesine uygun bir şekilde hedefe dayalı başarısına rehberlik etmek olduğunu söyledi.
ÖĞRENCİ HEDEFLEDİĞİ YOLDA DAİMA CANLI TUTULMALIDIR
Öğrenciyi hedeflediği yolda daima canlı tutmanın öneminden bahseden Profesyonel Eğitim Koçu, Büşra Berk Demirtaşoğlu; “Koçluk diğer adıyla eğitim danışmanlığı; Öğrenciyi mevcut potansiyeliyle alıp ilgi, yetenek ve kapasitesine uygun olarak hedeflediği okul, hedef, kariyere dayalı başarısını sağlayana kadar kişinin yanında olup ona rehberlik etmektir. Mentörlük gibi aslında. Size olabilecek ihtimalleri anlatır ancak son kararı yine siz verirsiniz. O sadece sizi motive eder, size bu zorlu süreçte yoldaşlık eder. Kendinizi tanıyıp öz benliğinize sevgi ve saygı duymanıza yardımcı olur. Tabi ki burada söz konusu sadece kişiye özgü plan program yapmak da değildir mevzu bahis, düzenli olarak öğrencinin günlük ödevlendirmelerini yapmak, bunları kontrol etmek, kaynak ve seviye seçimi ve onların kontrolünü sağlamak, girilen sınav analizlerini yapmak ve tüm bunları yaparken motivasyon sağlayıp stres ve kaygıyı gerekli seviyeye getirmek demektir. Çünkü bu duygunun azlığı da çokluğu da sağlıksız sonuçlar sunmaktadır. Öğrenciyi hedeflediği yolda daima canlı tutmaktır; başka bir deyişle de. Ve elbette ki aile ile sağlıklı köprüyü kurarak iş birliği içinde olmak yine eğitim koçlarına düşmektedir.
GÜNÜMÜZDE ÇOCUKLARIN İLGİ, ALAKA VE KAPASİTELERİNE YÖNELİK ÇALIŞMA PROGRAMLARI HAZIRLANMIYOR
Öğrencilerin kendi kapasitelerine uygun bir çalışma programına ihtiyaç duyduklarını ifade eden Profesyonel Eğitim Koçu, Büşra Berk Demirtaşoğlu, “Kurs merkezlerinin sayısının giderek arttığı günlere şahit oluyoruz. Ebeveynler sınavlar için devlet okullarına ek, çocuklarını bu kurslara yollayarak okul derslerine yardımcı olarak girilecek sınavlara hazırlanmalarını amaçlıyorlar. Ancak her ne kadar adı VİP olarak geçenler olsa da oradaki rehberlik öğretmenlerine çok fazla öğrenci sayısı düşüyor. Ve gelin görün ki yetişmek için MEB'deki rehberliklerden farksız hale geliyorlar. Hani şu fotokopi ile herkese aynı programın verildiği ‘konuların yanına + 50 soru çöz ‘vb. yazıldığı klasik programlardan bahsediyorum. Oysa iki test sayısı 60 soru ediyorsa öğrenci oradaki 10 soruyu boş bırakıp getiriyor öğretmenine. Ya da direkt öğrencinin kişilik özelliklerine dahi bakılmaksızın kafası matematiğe basıyorsa sağlık bölümüne ya da biraz TM puanı iyiyse hukuka yolladığımız o klasik ve asla değişmeyen rehberlikten söz ediyorum. Bunların yetersiz olduğunu sonunda anladık. Ve tamamen çocuğumuzun kişiliğine, ilgi alaka ve kendi kapasitesine hatta çözmesi gereken kitaplara göre program yapabileceği, çocuğumuza daha uzun zaman ayırıp günlük takibinin yapılabileceği, girdiği yazılı, deneme analizlerini yapıp yanlışın çok çıktığı konu ve branşlara göre bireysel yol alabileceği özel bir öğretmene ihtiyaç duyduk” İfadelerini kullandı.
ÖĞRENCİYİ BAŞARIYA GÖTÜREN 6İ KURALI
Başarıya giden yolda öğrencini istekli olması gerektiğini vurgulayan Profesyonel Eğitim Koçu, Büşra Berk Demirtaşoğlu,” Bazen veli çok istekli gelip koçluk yapılmasını istiyor ancak çocuğu onunla aynı fikirde olmayabiliyor. Ben bu konuda öğrencinin istekli ve emeli olması gerektiğini düşünüyorum. Ben genel olarak 6İ kuralı olmalı diyorum. Buna sahip olan öğrenciyi seve seve kabul ediyorum. Hatta öyle ki elindeki mevcut en son deneme sonucu kötü olsa bile. Çünkü bu özel koçluğu yapan ya da özel ders veren çoğu meslektaşımın ya da direkt kurs merkezlerinin yaptığını üzülerek gözlemliyorum. Yani zaten başarılı bir öğrenciyi alıp sene sonunda zaten tek başına da çalışsa başarılı olması yüksek muhtemel bir öğrenciyi alıp kendi başarısı sayabiliyorlar. Ancak ben yeter ki 6İ ye sahip olsun, mevcut sınav sıralamasında 1 milyonuncu öğrenci de olsa onu alıp ilerletmeyi (misal 500.000 ve daha iyi yere gelmesini) ancak başarı sayıyorum. Bu 6İ kuralını açacak olursak: İstek, İrade, İtaat (öğretmenine güvenip söylenene uyum gösterme), İlgi, İnanç, İstikrar. Bunlar varsa başarı da bu yolda kaçınılmaz olur” dedi.
ÇOCUKLARA BALIK VERMEYİ DEĞİL BALIK TUTMAYI ÖĞRETEBİLMELİYİZ
Sözlerine devam eden Profesyonel Eğitim Koçu, Büşra Berk Demirtaşoğlu ; “Başarılı kimlik, kendini tanıyan, yöneten, duygu düşüncelerini ifade edebilen, çözüm odaklı ,üretken , iletişimi yüksek, empati kurabilen ve sorumluluklarını bilen kişilerin benliklerine verilen tanımdır. Bu kimlikler, 0-6 yaş grubu yani okul öncesindeki aile eğitiminde oluşur. Baskıcı, fazla korumacı, ihmalkâr ya da koyulan kuralları ve uygulanan sınırları, hayata dair öğretileri; anne babada farklı farklı işleyen ebeveynlerin çocuklarında başarısız kimlik ortaya çıkmaktadır. Yani bazen istemeden de olsa yaptıklarımızla; biri olmadan karar veremeyen, kendilerini savunamayan, kendi çözümlerini bulamayan, hep başkalarının kendileri için plan program yapmasına ve karar vermesine mahkûm, sorumluluk alamayan çocuklar yetiştiriyoruz. Ve bu çocuklar bu özellikleri ömür boyunca aşmak için çabalıyorlar. Bu kadar önemlidir işte anne, baba ve ebeveynlerin ortak karar mekanizmasının çocuk üzerindeki rolü. Eğitim hayatında da bizler öğretmenler olarak daima çocuklara balık vermeyi değil balık tutmayı öğretebilmeliyiz ki , bizlerden ayrılıp mezun olduktan sonra da aldıkları bu ışık ile hayatlarını aydınlatabilsinler. Buna oldukça değer veriyorum hem bir anne hem de bir öğretmen olarak” ifadelerini aktardı.
HABER/AYLİN SOLMAZ