Kim Hangi İşi Biliyor?
Ahmet POLAT
Bu haftaki yazımda yaşadığım konuları dile getirmek istedim.
İlgi alanım spor ve bu doğrultuda bildiğim ve de yaşadığım tecrübeleri aktarmak istiyorum.
Her alanda olduğu gibi spor alanında da yapılan işi üstlenen kişi ya da kişiler ne kadar bilgili ve de tecrübeli?
Basın alanına baktığımızda spor muhabiri ve spor müdürü ne derece bilgili ve de tecrübeli?
Kulüp bazında baktığımızda ise sporculuktan başlarsak; ne antrenör ne de yönetici spora hakim.
Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü kısmına baktığımızda da her alana koşuşturan bir spor uzamanı ekibi var ki bunlar bence gizli kahramanlar.
Fakat öğrenci yurtlarının ve gençlik merkezlerinin Gençlik ve Spor İl Müdürlüğüne bağlanması görselde çok iyi olması hasebiyle işi bilmeyen kişilerde zaman zaman sıkıntılar yaratmakta.
Ama buna rağmen spora şekil veren ve her alana zemin hazırlayan bir kurum var ortada o da Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü.
Spor basını oluşturulan sosyal medya paylaşımları ile oturdukları yerden haber paylaşımı yaparak sözde gazetecilik yapıyorlar.
Geçtiğimiz hafta sonu 2 milletvekilimizin katılımı ile birlikte spor basını ve sivil toplum kuruluşlarına Gençlik ve spor il müdürlüğüne bağlı tüm tesislerin tanıtımı yapıldı.
Dikkatimi çeken şu oldu ve sizlerle paylaşmak istedim.
Milletvekilimiz Ejder Açıkkapı’nın İl Müdürümüz Abdulsamet Eren ile ilgili sözlü ifadesi yani; ‘’Biz bu tesise bir kat daha ekleme yapsaydık inanın oraya da bir spor branşını yerleştirir ve orayı aktif hale getirir’’ kelimesi üzerinden yapılan paylaşım oldu.
Gazetecilik mesleği görülmeyeni ve duyulmayanı ön plana alan çıkartan kişi olmalı.
Bende Elazığ’da yaklaşık 10 yıl yerel ve ulusal basında görev yaptım.
Şimdi burada ne var derseniz kısaca şunu özetliyeyim; bu söz üzerine yapılan haber neredeyse her gazete ve sitede manşet olmuş.
Başka başlık ve haber oluşturulamadı mı?
Ziyarete gelen sayısı yaklaşık 30 ya da 35 kişi vardı. Bunların 6 ya da 7 kişi kameraman. Onlardan haber nasıl yazılır ve de manşet kelimeleri ön plana çıkart denilmez.
İş ehlinden çıkmak üzere. Sitede var olmak ve de birileri tarafından görülmek gazetecilik değil. Ama günümüz basını bu düzeyde yapacak bir şey yok. Eline fotoğraf makinası ya da kamera alan herkes gazeteci olmuş.
İlimizde cemiyet sayısı bir hayli fazla bu konular dile gelmeli ve gazeteci yâda başka bir tabirle basın mensubu olmak bu kadar kolay olmamalı.
KİM SPORCU, KİM DEĞİL…
Bir başka konu da sporculuk, antrenörlük ve yöneticilik durumu.
Herhangi bir kulüpte seçmelere yâda halı sahada top oynamaya çalışan kişi kendisini Ronaldo veyahut Messi zannediyor.
Lisans çıkartmak o kadarda zor değil şimdi. Sağlık raporu, kimlik fotokopisi ve vesikalık fotoğrafın varsa sende bir lisans sahibi olabilirsin.
Özellikle 2. Amatör kümede futbolcu sıkıntısı olduğundan bu durum bir hayli fazla.
Bence 2. Amatördeki sıkıntılar 1. Amatör kümenin alt yapısında yer alan oyunculardan oluşmalı. Çünkü alt liglerdeki oyuncular ortalama en fazla 10 ile 12 maç oynuyorlar. Sezonu bittiğinde de maalesef boşa düşüyorlar. 2. Amatör ligler bu oyuncuları transfer ederlerse bu oyuncular maç yapmış olur ve a takıma girmede kendilerini göstermiş olurlar.
Antrenör boyutu ise daha farklı. Kimin bir kulüpte tanıdığı varsa o kişinin antrenör belgesi olup olmadığına bakmazlar ve sahaya giriş kartını da yönetici olarak çıkartırlar ve takımı bir antrenör gibi çalıştırır.
Diploma sahibi antrenör de maalesef boşta kalır ve takım çalıştıramaz.
Bu sorun ilimizde alt liglerden en üst liglere kadar sirayet etmiş ve kimin antrenör belgesi var kimin yok kimse bilmiyor.
Yönetici kısmına değinecek olursak da; sporla hiç alakası olmayan kimi yâda kişiler kulüplerde yönetici kimliği ile spora yön çizmekte.
Kulüpler zorunlu olarak belirledikleri yönetimlerinde başta ekolarını tatmin etmek isteyen kişilerle dolmuş durumda. Bir müsabakada kendi oyuncusuna küfürler eden ve devre arasında moral ve motivesini düşürücü tavır ve davranışta bulunursa orada spordan bahsetmek mümkün olmaz.
Yazımın başında değindiğim gibi kim ne iş yaparsa yapsın; işin hakkını verecek ve bilgi sahibi olanlar görev alması gerekir.
Yoksa bizler Türk Sporundaki sorunları böyle sürekli dile getiririz ama çözüm bulunur mu? Bilinmez.