Av.Numan Berk AKTI

Boşanma Davasında Kusurlu Davranışlar

Av.Numan Berk AKTI

Evlilik birliği içerisindeki çiftlerin, birbirlerine karşı ortak giderlere katılma, sadakat, birbirlerine karşı özen gösterme yükümlülüğü gibi yerine getirmeleri gereken çeşitli yükümlülükleri bulunmaktadır. Bu yükümlülüklerin çiftler tarafından yerine getirilmediği hallerde evlilik birliğinde oluşan sarsılmalar sonucunda boşanmalar ortaya çıkmaktadır. Boşanma davalarında birçok husus kusur üzerinden değerlendirilir ve karara bağlanır. Bu nedenle boşanmada kusur sayılan haller çok önemlidir.

Boşanma Davasında Kusur Nedir?
Eşlerin, evlilik birliği içerisinde kendilerinden beklenen sadakat ve evlilik birliğinden kaynaklanan diğer yükümlülüklere aykırı davranışları sonucunda boşanmaya belli bir oranda neden olmasına boşanmada kusur denir. Eşler, evlilik birliği boyunca birbirlerine maddi ve manevi anlamda destek olmakla yükümlüdürler. Bahsi geçen yükümlülüklerini ihmal eden eşe boşanma davasında kusur atfedilecektir. Boşanma davasında kusur konusu boşanma, tazminat, nafaka, çocuk velayeti, mal paylaşımı gibi önemli hususlara etki edecektir. Boşanma davaları büyük oranda kusur üzerinden ilerlediği için boşanmada kusur sayılan haller çok önemlidir. Bu nedenle, boşanma davanızı en başından sonuna dek alanında uzman bir avukat yardımı ile sürdürmeniz dava sürecindeki hak kayıplarınızı en aza indirecektir.

Boşanma Davasında Kusur Sayılan Haller Nelerdir?
Boşanma davalarında kusur sayılan haller Türk Medeni Kanunu’nda düzenlenmiştir. Fakat tüm haller bu düzenleme ile sınırlı değildir. Kanunda böyle bir sınırlamaya yer verilmediği için her bir boşanma davası kendi içerisindeki özelliklere ve türe göre farklılıklar oluşturacaktır. Bu nedenle kusur belirlemesi her davada ayrı ayrı değerlendirilmelidir. Sonuç olarak bir boşanma davasında kusur sayılan haller, başka bir davada kusur olarak dikkate alınmayabilir. Aşağıdaki hususlar, boşanma davasında kusur kabul edilen hallere örnek gösterilebilir:

- Eşine ilgisiz ve özensiz davranmak, Taraflardan birinin zina yapması, Hakaret etmek ve yalan söylemek, Eşlerden birinin diğer eşe karşı pek kötü muamelede bulunması, Onur kırıcı davranışlarda bulunmak, Eşin çalışmasına izin vermemek, Güven sarsıcı davranışlarda bulunmak, Evlilik birliğinin giderlerine katılmamak, Ölüm tehdidinde bulunmak, Şiddet uygulamak, Eşlerden birinin kendisini küçük düşüren bir suç işlemesi veya haysiyetsiz yaşam sürmesi, Bağımsız konut tesis etmemek, Eşini ailesiyle görüştürmemek, Eşini istememek, Eşine ahlak dışı tekliflerde bulunmak, Taraflardan birisinin, evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerinden kaçınmak amacıyla müşterek konutu terk etmesi, Taraflardan birinin diğerine karşı fiziki, ekonomik, psikolojik şiddette bulunması, Eşlerden birisinin akıl hastalığına tutulması, Cinsel ilişkiye girmekten kaçınmak, Taraflardan birisinin diğerinin hayatına kastetmesi, Ailesinin eşini darp etmesine sessiz kalmak, Eşlerden birinin sadakat yükümlülüğüne aykırı davranması, Uyuşturucu madde kullanmak ya da satmak, madde etkisi altında iken eşe ya da çocuklara zarar vermek, Eşe sürekli olarak yalan söylemek, Eşten habersiz kredi çekmek ödememek, Şans oyunları kumar vs. oynamak, Maddi gücü olmasına rağmen borçlarını ödememek savsaklamak, Çocuk istememek, eşi doğum kontrole zorlamak, Erkeğin maddi manevi evin sorunlarıyla ilgilenmemesi gibi haller kusura örnek gösterilebilir.

Boşanmada kusur sayılan haller elbette ki bunlarla sınırlı değildir. Yargıtay kararlarında ise kusur sayılan hallerin bazıları şu şekilde sayılmıştır:

Aşırı alay etmek, Beddua etmek, Eşini evden kovmak, Dedikodu yapmak, Çocuklara karşı şiddet, Cimri olmak, Tarikat toplantılarına katılmak, Kocasının tayin olduğu yere gitmemek, Eşlerin evliliklerine sahip çıkmaması, Eşinin kredi kartını iptal ettirmek, Eşinden başka biriyle değişik zamanlarda, gece geç ve değişik saatlerde yapılan telefon görüşmeleri ve mesajlaşmalar, İşinden dolayı eşin aşağılanması, Eşine salak demek, Eşin evden kovulması, Annesinin eşine karşı olumsuz davranışlarına erkeğin sessiz kalması, Eşine köylü demek ve köyden getirilen yiyecekleri çöpe atmak kusur kabul edilmiştir.
 
Yine Erkeğin eşini bıçakla yaralaması, Aile ekonomik yönden zor bir dönem geçirirken lüks sayılabilecek harcamalar yapma, Eşlerin güven sarsıcı davranışta bulunması, Kadının eşinin ilk evliliğinden olan küçük çocuklarına karşı kötü davranıp yemek yemelerini dahi kısıtlaması, Eşin kocasını sevmediğini ve eşinin ailesine ‘defolun’ demesi, Kadının eşine “ sen erkek misin?” diyerek hakarette bulunması, Erkeğin sadakatsiz davranarak eşini aldatması, Kadının erkeğe sosyal şiddet uygulaması, Eşinin yeterli para kazanamadığını söyleyerek erkeği aşağılayıp hor görmesi, Kadının, eşinin önceki evliliği ile ilk evliliğinden olan çocukları ve para ile ilgili hususlarda anlayış göstermemesi, Kadının başka bir adamla kaçması, Kadının ev işlerini yapmaması, Erkeğin zina eylemi, Kadının erkeğe şiddet uygulaması, Kadının evin yemek ve temizlik ihtiyaçları ile ilgilenmemesi, Erkeğin eşi ile ortak ikamet ettikleri evi haklı bir gerekçe olmadan terk etmesi, Eşlerin mahremiyetlerini başkaları ile paylaşması, Eşlerin sadakat yükümlülüğüne aykırı davranması, Erkeğin sık sık eski sevgilisinden bahsedip eşiyle evlenmekten pişman olduğunu söylemesi, kadının evin işlerini yapmaması ve kayınvalidesinin cenazesine gitmemesi, Erkeğin eşinin ailesini istemediğine yönelik davranışları, Kadının erkeğe hakaret ederek tartıştıktan sonra ortak birikimi de yanına alıp müşterek haneyi terk etmesi, Erkeğin eşine toplum içerisinde hakaret etmesi gibi hallerdir örnek verilebilir.

Boşanmada Kusur Nasıl Belirlenir?
Boşanma davalarında tarafların kusur oranları veya kusurlu olup olmadıkları dosyaya sundukları somut delillerin incelenmesi sonucunda belirlenir. Eşleri evlilik birliği içerisindeki tutum ve davranışlarına dikkat edilir. Sonuç olarak hakim kusur araştırmasıyla beraber eşlerin durumunu kusursuz, az kusurlu, eşit kusurlu ya da ağır kusurlu gibi tespit ederek davanın seyrini belirler. Kusur tarafların sosyal ve kültürel yapılarına, çevrelerine göre değişiklik gösterebildiği için göreceli bir kavramdır. Yani sebeple kesin ve değişmez bir kusur ölçütü bulunmamaktadır. Bu sebeple boşanma davasında hangi eşin ne oranda kusurlu olduğunu belirlemek hakimin takdirine bırakılmıştır.

Tam Kusur Halinde Ne Olur?
Boşanma davalarında tam kusurlu eş; boşanmada talep edilebilecek nafaka, tazminat, velayet vb. konularda dezavantajlı konumdadır. Belirtmek gerekirse özel boşanma nedenlerinin varlığı halinde kişi tam kusurlu sayılır. Yani; zina, terk, hayata kast, haysiyetsiz yaşam sürme, pek kötü muamele gibi eylemlerde bulunan kişi tam kusurlu sayılır.Örneğin; ağır kusurlu eşin açtığı boşanma davası reddedilir, Ağır kusurlu olduğu tespit edilen eş lehine maddi ve manevi tazminata hükmedilemez, Ağır kusur kabul edilen davranış, zina veya hayata kast ise hakim, kusurlu tarafın artık değerdeki pay oranını azaltmaya veya kaldırmaya karar verebilir, Ağır kusurlu olan eş, diğer şartlar da söz konusu ise nafaka ve maddi/manevi tazminat ödemek durumunda kalır, Ağır kusurlu olduğu tespit edilen eş nafaka alamaz.

Tarafların Eşit Kusuru Halinde Ne Olur?
Boşanma davasında tarafların eşit kusurlu olması boşanmaya engel değildir. Fakat boşanma sebebiyle menfaati zarar gören eşin maddi ve manevi tazminat isteminde bulunabilmesi için, talepte bulunacak eşin diğer eşe göre daha az kusurlu ya da kusursuz olması gerekmektedir. Boşanma davasında eşit kusurlu bulunulması ya da ağır kusurlu tarafın talepte bulunması halinde bu talepler reddedilmektedir. Yargıtay kararlarında; sürekli yalan söyleyen hakaret eden eşe fiziksel şiddet uygulayan eşle, Hakaret eden eşle uzun süre cinsel ilişkiden kaçınan eşin, Eşini istemeyen eşle hakaret eden eşin, Ahlak dışı tekliflerde bulunan ve bağımsız konut tesis etmeyen eşin başkalarıyla mesajlaşan eşle eşit kusurlu olduğuna karar vermiştir.

Tazminatta Kusurun Etkisi
Boşanma dolayısıyla kişilik hakları saldırıya uğrayan, menfaatleri zedelenen eş, diğer eşten maddi ve manevi tazminat talep edebilir. Buradaki en önemli nokta, bu tazminat taleplerinin kabulü için tazminat talep eden eşin, diğer eşe oranla kusursuz ya da daha az kusurlu olmasıdır. Eşit veya ağır kusurlu eşin tazminat talebi reddedilecektir.

Çocuk Velayetinde Kusurun Etkisi
Velayet konusunda en önemli husus çocuğun yüksek yararıdır. Bu nedenle çocuğun velayetinin verileceği eşin kusur durumuna bakılmaz. Çocuğun bakım ve gözetimi açısından hangi eşte kalması çocuk için daha faydalı olacaksa o eş ağır kusurlu olsa dahi velayet ağır kusurlu eşe verilebilir. Yani çocuğun velayetinin verilmesinde önemli olan kusur değil çocuğun yüksek yararıdır.

Kusurun Nafaka Talebine Etkisi
Boşanma davasında hakim, nafakaya hükmederken kusurun bulunup bulunmadığını dikkat edecektir. Nafaka açısından dikkat edilecek husus, nafakayı ödeyecek eşin kusurunun bulunup bulunmamasının önemli olmamasıdır. Boşanma davasına taraf eş kusursuz bile olsa, mahkeme diğer eşe nafaka ödemesine hükmedebilir. Eşlerin eşit kusurlu olması halinde de, eş lehine nafakaya hükmedilmesi mümkündür.
Bununla beraber, nafaka talep edecek olan eş açısından kusur önemlidir. Nafaka isteyen eşin ağır kusurlu olmamalıdır. Nafaka isteyen eş, diğer eşten daha az kusurlu ya da eşit kusurlu olmalıdır.

Mal Paylaşımında Kusurun Etkisi
Eşlerin boşanma davasındaki mal rejimi seçimi fark etmeksizin, kusur durumlarının mal paylaşımını etkilemesi söz konusu olmamaktadır. Çünkü mal paylaşımı esnasında kusur araştırması yapılmamaktadır. Bu haftaki yazımın sonuna geldik. Bir başka yazımda görüşmek dileğiyle. Kendinize iyi bakın. Sağlıcakla kalın.

HAFTANIN SÖZÜ: YANLIŞ BEKLENTİLER, KORKULARDAN DAHA TEHLİKELİDİR…

Yazarın Diğer Yazıları