Kim Olarak?
Ayşe GÜNEŞ
Nasrettin hocanın hepimizin bildiği şöyle bir fıkrası vardır:
Hoca komşu köye gitmek için yola çıkar. Yolda bunları gören bir köyün delisi gülerek: ‘‘Hocam eşeğin boşta ama siz yürüyorsunuz.’’ Deyince Hoca hemen oğlunu eşeğe bindirmiş giderken yolda karşılaştıkları bir ihtiyar: ‘‘Ayıp kardeşim, ihtiyar babasını yürütüyor kendi eşeğe binmiş.’’ Diye Hoca’nın oğlunu yadırgar. Bunun üzerine Hoca eşeğe kendi biner. Biraz sonra bir grup kadın karşılarına çıkar. ‘‘İnsaf et Hocam el kadar çocuğu yürütüyorsun kendin eşeğe biniyorsun.’’ Derler. Hoca tutar oğlunun elinden ve arkasına oturtur ve beraber yola devam ederken katırcı ile karşılaşırlar katırcı: ‘‘Yazık Hocam zavallı bir eşeğe bu sıcakta binilir mi hiç?’’ Sonunda Hoca dayanamaz hayatta bir kişinin herkesi memnun etmesi mümkün değildir der ve oğluyla birlikte eşeği sırtlanıp giderler.
Davranışlarımıza, fikirlerimize bakarak çoğumuzun kendisine sorması gereken bir sorudur bence. Davranışlarımızı etkileyen bizlere yön veren düşünceler kime ait. Biz bu düşüncelerin neresindeyiz?
Nasrettin Hocanın fıkrasından hayata dair birçok mesaj çıkarabiliriz aslında. Kendi hayatıyla ilgilenmesi gereken, kendi hayatından mükellef olan insan, bunu göz ardı edip üzerine vazife olmayan işlerle, başkalarının hal ve uğraşlarıyla ilgilenir. İnsan, belki bunu farkında olmadan yapar ancak şu da bir gerçek ki insan topluluğunun olduğu her yerde maalesef bu durum mevcuttur.
Birey dünyaya geldikten itibaren içine doğduğu ortamın bir parçası oluverir. O ortamda insanların doğru dedikleri doğru, yanlış dedikleri yanlış olur. Ve kişi bu doğru ve yanlışları değer haline getirerek yaşamını bunun üzerine inşa eder. Ancak burada birey, birçok sıkıntı ile karşı karşıya kalacaktır. Mesela bu sıkıntılardan biri; bireyin kendi düşünceleri ile yetiştiği ortamın değerleri uyuşmayınca birey kendi düşünceleri ile çatışma yaşayacaktır. Onun dışında mesela aldığı kararlarda yine etrafındaki insanlar ne der, bu durumu nasıl karşılar, onları gücendirir miyim? Gibi düşünceleri irdeledikten sonra sonuca varacağı için aslında aldığı karar bir nevi kendi kararı olmayacaktır.
İnsan ‘el âlem ne der’ diye yaşamaya başlayınca, kendisi olmaktan vazgeçer… Diyen şair Erdem Bayazıt’ın da dediği gibi, ‘el âlem ne der’ yargısı kişiyi kendi olmaktan çıkarıp verdiği kararlarıyla, düşünceleriyle bambaşka bir insan yapıverir. Kendisi olmaktan çıkmış bir insanın ise sağlıklı düşünceler kurup doğru sonuçlar elde etmesi güçleşecektir.
‘El âlem ne der’ yargısından kurtulmak elbette ki kolay olmayacaktır ancak verdiğimiz kararlarda kendimize dönüp şu soruyu sormamız bize yardımcı olacaktır: ‘Kim olarak?’
-Kim olarak, böyle düşündüm?
-Kim olarak, bu kararı verdim?
-Kim olarak, bu eylemi gerçekleştiriyorum?
El âlem ile değil kendinizle kalın..