Maymun İştahlı
Ayşe GÜNEŞ
Her şeyi ne kadar da önemsiz kıldık. Sevgilerimizi yok ettik, ağzımızdan çıkan çirkin sözlerle değerlerimizi ayaklar altına aldık. Bir anda her şey bizim için anlamsız hale geldi. Hiçler hayatımızda geniş yer kapladı. Her şeyi çabuk tüketir olduk. Neşet Ertaş’ın ‘‘kalpten kalbe bir yol vardır görülmez.’’ dediği yolları kapattık. Yabancılaştık birbirimize. Eşyaları tükettiğimiz gibi insani değerlerimizi de tükettik. Hâl böyle olunca boşluklar içinde bulduk kendimizi.
Tüketim çağı yaşamımızın ritmini hızlandırdı. Tüketim ile yaşamımızda ‘‘bayağılık’’ kavramına hoş geldin dedik. Hoş geldin bayağılık güle güle huzur, güle güle mutluluk…Bayağılık yaşamımıza girdikten sonra bir arayış içine girdik. Mutluluğu yeni elbiseleri almakta aradık. Yeni elbiseleri alınca onlardan soğuduk. Çünkü gerçek mutluluğun elbisede olmadığını gördük. Gitmediğimiz yerlerde, izlemediğimiz filmlerde, bulunmadığımız alanlardadır belki mutluluk dedik ancak yine bulamadık. Psikanalist Ronald Britton’un ‘the other room’ (öteki oda) sendromu; en güzel odanın ‘diğer oda’, ‘karşı oda’ en güzel partinin çağrılmadığımız parti olduğu, o en güzel partiye çağrıldığımız takdirde de bu sefer yan odadaki partinin en güzel parti oluverdiği hissiyatının insanda belirmesidir. Bu sendrom, her ne kadar çocukluk (özellikle de bağlanma) döneminde ‘merkez’in içimizden dış’a taşınmış olmasından kaynaklanıyor olsa da yetişkinlikte deteknoloji ve tüketim çağının hızı maalesef insanı diğer oda sendromuna maruz bırakmıştır.
Tüketim çağının bayağılığı ‘maymun iştahlı’ denen; sevgi ve eğiliminde, beğenisinde kararlılık bulunmayan, ne istediğini bilmeyen, bugün bir şeyi yarın başka bir şeyi beğenme huyunda olan, hevesi, sevgisi çabuk geçen bireyleri çoğaltmıştır. Sahip olduğu değerleri hızlı bir şekilde tüketen maymun iştahlı birey, elbette ki yolunu şaşıracaktır, elbette ki kalıcı, sağlam sevgileri heybesinde barındıramayacaktır.
Tüketim çağına inat, hayatımızdaki fazlalıklardan kurtulup sadeleşmek, mutluluğu çeşit çeşit yeni elbiselerde, lüks yaşamlarda aramamak, bir tutam huzuru bayağılıkta görmemek, teknoloji çağının hızına inat yavaşlamak, bir nebze de olsa günlük telaşlardan, yaşamın bize sunduğu kararsızlıklardan, belirsizliklerden uzak durmak, dış dünyanın gürültüsünden uzaklaşıp tenhamızda iç sesimizi dinlemek, kalbimize yönelmek bizlere, gönlümüze iyi gelecektir.
Gönlünüzle kalın