Ayşe GÜNEŞ

Öğrenci Olmak

Ayşe GÜNEŞ

Öğrenmek insan yaşamının vazgeçilmez bir parçasıdır. Sanırım insan olmanın doğasında var sürekli öğrenmeye meyilli olmak. İstesek de istemesek de ruhumuz sürekli öğrenmek ister. Çünkü aslında ruhumuzun gıdası öğrenmektir, ruhumuz öğrendiklerimizle enerji depolar.

Tabii öğrendiklerimizin sadece kitaplardan okuduğumuz bilgilerden ibaret olduğunu düşünürsek yanılırız. Kitaplardaki bilgiler de elbette bizim için önem arz etmektedir. Ancak yaşamımız boyunca sadece kitaplardan bir şeyler öğrenmeyiz. Çünkü yaşamın bilgi yelpazesi daha geniştir.

Her başlangıcın vardır bir sonu. Geçen hafta 5 yıllık ilahiyat eğitimimizin son final sınavlarını da tamamladık. Arkadaşlarla beraber belki sevinç, hüzün karışımı duygular yaşadık. Belki hayata atılmanın verdiği küçük, masum bir korku da oldu hepimizde. Ancak bu duyguları yaşamak bile yine de çok güzel. Bu süreç boyunca yaşadığımız onca güzel anıyı hatırlamak bile bizim için çok anlam ifade ediyor. Yeni hayatımızda bazı şeylere alışmak biraz zaman alacaktır elbette. 17 yıllık öğrencilik serüvenimizde minibüse binince öğrenci biletinin kesilmesi ancak bundan sonra tam biletinin kesilecek olması bile kolay alışacağımız bir durum değil sanırım. İnsan çabuk alışır derler. Elbette ki bu durumlara da zamanla alışıp bunları benimseyeceğiz. Şu da bir gerçek ki yaşamımızda çoğu şey adım adım yerini buluyor. İlerleyen zamanla beraber zihnimizdeki düşünceler adım adım anlamlı hale gelmeye başlıyor.

Nasıl ki geziye çıkmış bir kişi gezi sırasında yeni yerler görüp iyi-kötü yeni şeyler öğreniyorsa yaşamımızı da aslında bir anlamda bir gezintiye benzetebiliriz. Geldik geziyoruz, yeni insanlar tanıyıp yeni şeyler öğreniyoruz. Zamanı geldiğinde gezintimizi sonlandırıp döneceğiz. Yani aslında yaşamımız, öğrencilik görevini üstlendiğimiz bir yolculuktur.

‘‘Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum’’ sözü, öğretmenin önemine dikkat çekerken ayrıca her insanın ayrı ayrı hayatına yön veren küçük bir bilgiyi öğrenmesinin de kendisi için ne kadar önemli olduğunu vurgulamaktadır. Okul bitse de öğrencilik hayat boyu süren bir olgudur. Hepimiz yeryüzünün öğrencisiyiz. Daha öğreneceğimiz çok şey var. Birbirimizden çok şey öğreneceğiz mesela. Hayatın bizlere öğreteceği çok şey var. Burada gerçek olan şu ki öğrencilik aslında hayat yolculuğumuzda kesintisiz devam edecektir.

Bugün içerisinde bulunduğumuz yüzyıl, ‘‘bilgi çağı’’ veya ‘‘bilgi toplumu’’ olarak ifade edilmektedir. İsteyen herkes öğrenmek istediği bilgiye kolaylıkla ulaşabilmektedir. Tabii burada dikkat çekmemiz gereken nokta bilginin niceliğine değil de bilginin niteliğine vurgu yapmaktır. Aksi takdirde bir bilgi karmaşası olacaktır. Önemli olan çok bilgiye sahip olduğumuz değil nasıl bir bilgiye sahip olduğumuz ve sahip olduğumuz kaliteli bilgiyi hayatımıza aktarabilmenin yöntemini bilmektir.

Yine bilgi çağında öğrenme kapsamında önemine dikkat çekmemiz gereken diğer bir nokta, bireyin kendi öğrenme sorumluluğunu üzerine alarak aslında ‘‘öğrenmeyi öğrenmek’’. eylemini gerçekleştirebilmesidir.  Yani aslında burada birey, sahip olduğu ve sahip olacağı bilgilerin mahiyeti ve bu bilgileri hayatına aktarma konusunda kendi kendisine mentorluk yaparsa hayatını daha anlamlı hale getirebilir. Mentorluk her ne kadar daha deneyimli ve daha bilgili bir kişinin daha az deneyimli veya daha az bilgili bir kişiye rehberlik etmesine yardımcı olması anlamına geliyorsa da burada, kişinin öğreneceği bilgiler hususunda kendi mentorluğunu yine kendisinin yapması hayatını anlamlandırma konusunda kendisi için avantaj olacaktır. Yani bunu, kişinin öğrendiği ve öğreneceği bilgilerin sorumluluğunu alabilme hususunda kendisinin rehberi olabilecek konuma gelebilmesi olarak düşünebiliriz.  Bu bakımdan mentorluk hayatımızın her aşamasında önemlidir. Yeryüzünün öğrencisi olduğumuz yaşamımızda  hedefimizi şaşmadan kendi mentorluğumuzu sağlıklı bir şekilde yapabilmemiz dileklerimle.

Sağlıcakla kalın…

 

Yazarın Diğer Yazıları