Empati nedir? Diye sorduğumuzda eminim ki kalıplaşmış o klasik: ‘’kendini karşıdakinin yerine koyup, duygusunu hissetme.’ ’tanımını söyleriz. Lakin gerçekten kaçımız bunu yapabiliyor ya da en azından yapmaya özen gösteriyoruz?
Gün geçtikçe insanımızın toplumdan soyutlanıp bireyselleşme yolunu, sadeleşmeyi seçtiğini, kalabalıktan kaçtığını görüyoruz. Peki, bunun temelinde ne var? İnsanın insandan kaçması, kırılmaktan gizlenmesi ardındaki o sebep tam olarak da bu değil midir: anlaşılamamak, yargılanmamak, acını, öfkeni ifade etmekten çekinmek… Bunların hepsinin temelinde yatan tek bir sebep vardır: Empati yoksunluğunu hissetmemiz.
‘’Ben senin yerinde olsaydım …’’ ile başlayan cümlelerin kaçı gerçekten ön yargısız, karşıdakini incitmiyor? Ve gerçekten sadece sonuca götüren gözlemlerimizi içeriyor? Sonuca götürse bile sunduğumuz seçeneğin o insan için daha doğru olacağını ön görebilir miyiz? Tek bir doğru soruyu sormak binlerce soruya gebe bırakıyor. Nitekim empatiyi kullanmak ve doğru bir şekilde aktarabilmek değerlidir. Karşımızdaki insanın yaşadığı olay hakkında en ufak bir fikrimiz olmadığında bile olayın psikolojik havasını solumayı deneyebiliriz. Her yaşanan olay farklıdır, kişilere özgüdür. Ancak biz ölümlü insanların tecrübe dediği o derin noktaya ulaşabilmesi için, her şeyi kendi başımıza gelmesini bekleyemeyiz. Ömür dediğimiz takvimin buna ne kadar müsaade edeceği belirsizdir. Bu sebeple; bazen de tecrübe için çevremizdeki insanların yaşadığı acılarını, mutluluklarını anlamak, kalben hissetmek gerekir. Olayı içselleştirmek adına empatinin kapısını çalarak insanların yanında olabiliriz. Bazen sözsüz sadece kalpten uzanan bir elin, dostça omuz sıvazlamasının bile o olayın ağırlığını hafifletecek en azından bir durak nefes almasını sağlayabilecektir. İşte bunu hissedenler de sizinle zaman geçirirken acısını, öfkesini, mutluluğunu yaşarken maske takmayacak, bir yerlere saklanmayacak ve en önemlisi sürekli kendini açıklamak için öz terazisinde tartmayacaktır. Payımıza düşen hayatların zorluklarını yaşanır kılan, bu kalp anahtarına; unutulmadan sahip çıkılması gerekir.