Büşra Berk Demirtaşoğlu

Kölelik Kalkmadı

Büşra Berk Demirtaşoğlu

Kölelik; bir kimsenin, esiri olduğu güçlü ve paralı kişiye ya da gruba ait olması ve sahiplerinin ona istediği gibi davranma, onu çalıştırma hatta satma gibi hakları olduğunu savunan çürük bir sistemdir. 
20.yüzyılda Milletler Cemiyetinin köleliği tüm dünyada yasaklaması ve Birleşmiş Milletlerin de teyit etmesi ile son bulmuştur. Ancak 21.yüzyılda görünmeyen prangaları farklı hayatlara baktığımızda fark edebiliyoruz. Tıpkı geçmişte parası olan kişi ya da zümrenin daha alt tabakadaki kişiyi sahiplenip kullanma hakkını kendinde bulması gibi,günümüz modern toplumunda da yine parası olan zengin kişiler iş verdikleri ya da yine o segmentte gördüğü kişilere aynı davranış hakkını kendinde görebiliyor. Örneğin dışarıdan zenginlikleri ve şaşaalı hayatları ile bildiğimiz ünlüleri ele alalım. Ne kadarda konforlu bir hayata sahipler öyle değil mi? Ancak röportajlarını ya da bir yayına katılıp konuşmalarına denk geldiyseniz bilirsiniz. Fiziksel görünüşlerine yani kilo alıp vermelerine,saç rengi modelinden tutun da yüzlerindeki herhangi bir küçük rötuşa hatta herhangi bir olayda yapacakları konuşmaya,gidecekleri yerlere kadar filminde oynadığı yönetmeni, ajansı, menajeri karar verir ve fazlasıyla baskı yaparlar. Çoğu oyuncu ya da şarkıcı bunu sevmese de iş bulamam korkusu ile istenileni yapar. Ya da bir doktorluğu ele alalım. Devlette çalışanlar devlete karşı, özelde çalışanlar da işverenine karşı aynı zorluğu yaşarlar. Çoğu kez istemediği kadar ve istemediği şekillerde kendi özel hayat ve özel kararlarını görmezden gelirler. Gelelim benim de içinde bulunduğum ve çokça sıkıntısını yaşayıp her şeye inat dimdik karşısında durmaya çalıştığım sıkıntıların başkenti ‘’Öğretmenlik‘’ mesleğine. Başkenti diyorum çünkü dışarıdan bilmeyenin ve ne kadar rahat olduğunu savunan insanların içini, içeriden ise eğitimdeki sorunlar yumağı ile uğraşıp duran öğretmenleri yakar. Ayrıca eğitim konusunun başrolü öğretmenlerdir. Ve onların mutsuz olması tüm toplumu ve tüm kolları etkileyeceği inkâr edilemez bir gerçektir. Özellikle özel sektörü ele alacak olursak adının dışarıda öğretmen,ancak kolej ve kurs merkezlerinde her türlü alanda görev verildiği,başarısının çalıştığı kuruma ya da işverenine ait olduğu, en küçük bir olumsuzlukta kapısı çalınıp mobbinge ilk uğrayan kişidir. Maddi olarak karşılığını asla alamayan bu kişiler manevi olarak da asla değer göremezler. Ve neticede asıl potansiyelleri bile gölgede kalarak bir köle misali özel hayatlarına saygı duyulmaksızın daima işverene ve kuruma hizmet vermesi ve öğrencisinden,velisinden, müdürüne kadar herkesin gönlünü hoş tutması beklenir.Ve tüm bunları yaparken en küçük bir performans ve mod düşüklüğünde işinden olma sinyalleri verilebilir. Hatta çoğu zaman kendisinin haberi bile olmadan arka planda başka adaylar ile gizli görüşmeler yapılır. Ne ettiğinin ne prensibinin olduğu, sadece sonundaki alınacak verilecek paraya odaklı insanı harcayan tüm işler gibi işte bunun da adı MODERN olan çağda düpedüz KÖLELİKTİR.
Paranın ve mevkiye dair çıkarın olduğu yerde insan bozulur,insanın bozulduğu yerde de KALİTELİ, SAYGI DUYULAN ve DEĞER GÖRÜLEN bir yaşam çok zor olur. Hâlâ bu yaşamda, bunları görüp çoğu kez şahsi çıkarına ters düşmesine rağmen insan onurunu savunan bir avuç kalabilmiş insana selam olsun…


 

Yazarın Diğer Yazıları