Büşra Berk Demirtaşoğlu

Mülakat Değişti Mi?

Büşra Berk Demirtaşoğlu

Son zamanlarda ağzı olanın konuşup eli olanın yazdığı bir güncel konu; yeni sistemli sözleşmeli öğretmenlik mülakatıdır.

Sayın Bakan'ın uygulamaya koyduğu yeni sistemli mülakat, adayları bir türlü memnun edemedi. Mülakat denince akla hep gelen ve her alanda olduğu söylenen torpil, adam kayırma, haksız rekabet ortamını sadece bu mülakatla sınırlı tutanlar da oldu, sessizce sistemin ne olduğunu anlamaya çabalayıp ders çalışarak hakkını vermeye çalışan da. Evet belirli kontenjanlar verildi ve her bölümün bir sıralaması mevcut. Ve bunun KPSS sınav puanlarını %50 etkileyeceği söyleniyor. Mülakatın ise %50 etkili olduğu yayınlanan kılavuzda ve sayın Bakan'ın söylemlerinde yer almaktadır. Amacı

sadece yazılı değil sözlü iletişim ve aktarımda da öğretmenlik mesleğine uygun olan kişileri seçebilmek. Ancak yazılı sınavda başarı gösteren, sıralamaya giren arkadaşlar buna hiddetle karşı çıkıyorlar. Lakin öfkelerini artık o kadar yanlış şekilde ifade etmeye başladılar ki bu adayların öfkeyi kontrol edememe, kendini ifade edememe ya da öfkesini yanlış kişilere yöneltme sorunu oluştu. Ayrıca mülakatın ilk gününden beri (2 Temmuz 2024) kasıtlı olarak sosyal medya ve iletişim gruplarında yanlış bilgi yayarak çağrılan 3 katı adayın mülakata girmelerine sözlü ve psikolojik baskı ile engel olmaya çalışmaktadırlar. Peki şimdi soruyoruz kendilerine bu da hak değil midir? Sadece bu yeni mülakat sisteminin gereği olarak bin bir maddi ve manevi zorlukla, sağlık sorunu, çocuğunu bırakmanın zorluğu, kalacak yer zorluğu ve hatta hamile olup

km.lerce uzaktaki başka şehirlere gitmeye hazırlanan adayların zaten zor elde edecekleri bu hakkını elinden almaya çalışmak da hak değil midir? Onları günlerdir psikolojik baskı ile yıldırmaya, vazgeçirmeye çalışmak hem kendilerini sözlü iletişimde yetersiz gördüklerinin göstergesi hem de "hakkımız yeniyor" adı altında daha kötüsünü sadece sisteme uymaya çalışıp en az kendileri kadar yeni süreci algılamaya çalışan ekstra çağrılan 40.000 adayın hakkına gasp değil midir? Ve bu bilgi kirliliği yayan arkadaşların mevcut yaydıkları haberlerin diğer adayların da mülakata girip yalanlamaları ile son buldu. Çünkü aksi halde mülakatta görev alan komisyonları, kamera kayıtlarına ve yazılı verilen aday cevaplarına rağmen büyük bir zan altında bırakmaktadır. Öğretmen olup insan yetiştirme görevinde yer alacak hiç kimse

öfkesini kontrol edememenin faturasını günahsız, sadece kendisine verilen görevi kılavuza uygun ygulamaya çalışan kişilere kesme hakkını sunmuyor. Hak dediğimiz şey, sadece kişisel çıkarı koruyup geriye kalan insanlara empatik yaklaşımda dahi bulunmadan sadece kötü niyetlerle yıldırmaya çalışmak değildir.

Aksi takdirde daha sürecin en başında öğretmenliğin temel evi olan "eğitim fakültesi" mezunu bile olmayıp üniversitelere eğitim fakültelilerden daha düşük puanlarla yerleşip eğitim derslerinin sunumlarının zorluğuyla cebelleşmeyerek hatta eğitim fakültelerinin bel kemiği olan uygulamadaki stajlarını bile formalite yaparak paraları ile bir iki dönemde aldıkları sadece bir belge ile

(Formasyon) onların konumuna erişmeyi kendilerine verilmiş hak görüyorlarsa şimdi bunun da diğer adaylara verilmiş hak

olduğunu unutmamaları gerekir! Aksi halde aylardır dillerinden düşmeyen HAK kelimesi sadece "çıkara göre renk değiştirmek" olarak adlandırılır. Hak ararken hakkını yediğiniz insanları unutursanız bu sizi erişmeye çalıştığınız bu kutsal mesleğe layık kılmaz bunu da unutmamak gerekir.

Süreç ne gösterir bilinmez ancak sadece hakkıyla emeğinin karşılığını almaya çalışan kadrolu öğretmen adaylarının ve hakkıyla bu işi yapıp elindeki rubrik ölçeğe uygun adaylara objektif puan vermeye uğraşan komisyona karşı olunmamalıdır. Süreç içselleştirildikçe bu sistemin eğitim fakültelerine giriş aşamasında yapılması beklenip formasyonun kaldırılarak sadece belirli sayı ve kriterleri taşıyan adayların öğretmenlik eğitimine alınmaları bu sorunun en kaliteli çözümü olacaktır.

 

 

 

 

Yazarın Diğer Yazıları