Muhtemelen bir yetişkin olarak tabiki anne baba olmak cevabını veririz bu soruya. Oysa çocuğumuzun olduğu yaşlara indiğimiz yıllarımızı düşünürsek bu cevap aynı kalmayacaktır. Büyük olduğumuzda sorumluluk yükü, doğru yetiştirebilme kaygısı, gelecek endişesi derken listemiz uzarken omuzlarımızda fazlaca yük taşıdığımızdan yakınırız. Bunlara ek bir de özel ve sosyal hayatta alan daralır ve hayatımızın direksiyonu bir anda ne kadar istemesek de çocukta olur. Ona göre maddi manevi bir düzenleme ile resetleniriz . Doğumu, büyüme atakları, gece uykuları, hastalıkları, aşıları, okulları, işleri, eşleri... derken ömür biter. Bu baktığımız zaman hiç de kolay olmayan ve sonu olan bir süreç olmayıp ömürlük bir çınar olma görevi göğüslere bir madalya misali takılır.
Peki ya çocukların gözünden?
1980 yıllara kadar "aman çocuktur ne anlar" anlayışı çalışmalar ışığında" çocukluk aslında en iyi karakteri oluşturan altın çağdır." anlayışına döndü. Nitekim bugün başta psikoloji, eğitim bilimleri de bunu destekler. Psikologlar neden sorunların temelini çocuklukta arar? Tam da bu sebepten. Bizler dünyaya gelirken ne ebeveyni seçme ne maddi manevi olanaklarımızı seçme lüksüne sahip doğuyoruz. Ailemiz bizi vicdanı, merhameti ,sabrı ,sevgisi ,ruh hali ve bilgisi ile muamele ediyor ve çocuklar da bununla yaşayıp büyüyorlar. İşte çocuk olmanın en zor yanı budur. Çünkü her çocuk şanslı doğmuyor . Her ebeveyn bu kendisine bahşedilen bu armağanın farkında bile değil. Çocuklar bizlere gönderilmiş emanetlerdir. Biz doğurup büyütsek de sahipleri değiliz . Sadece biz vesile olduk. Haliyle en iyi şekilde koruyup bakım verme durumundayız . Ancak bunu ileride çocuğun başına kakmak ya da kendi geleceğimizi yaşlılığımızı garanti altına almak için yapamayız. Çünkü o çocuk doğmayı seçmedi biz istedik ya da doğmasına karar verdik . O halde gereğini yaparken de bunu karşılık beklemeden ve en iyi haliyle yapmalıyız. Kendimizdeki fiziksel, ruhsal sorunlardan da o çocuklar sorumlu değildir. Ve muhtemel hayat koşulları ile oluşmuş bu durumlarda da bedelini ödemek gibi bir görevleri de yoktur. Onların bize muhtaçlığı bizlere bu gücü vermemeli.. Yani özetle çocuk olmak da bu sebeplerden zordur.
Bu nedenle bizler ebeveyn olduğumuzda da kendi çocukluk zamanlarımızı ,o dönemdeki hislerimizi unutmayarak anne babalığımızı yapmalı ve elimizden gelenin en iyisini onlara sunarak çocukluklarını en iyi şekilde geçirmelerine olanak sunmalıyız. Çünkü her çocuk en iyi şartlarda yaşamayı, sevgi ve mutlulukla büyümeyi hak eder.