Ayrıntılarıyla Kalkınma Yolu Projesi
Galip Önlü
Geçtiğimiz günlerde Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan, Irak Başbakanı Muhammed Şiya el- Sudani ile Kalkınma Yolu Antlaşmasına imza attılar.
Bu antlaşma aynı zamanda Sayın Erdoğan ve Irak Başbakanı Sudani’nin hamiliğinde Türkiye, Irak, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri arasında Kalkınma Yolu Projesine ilişkin ortak işbirliği mutabakat zaptı niteliğini taşıyor.
Sayın Erdoğan bu mutabakat ile ilgili şunları söyledi:
“Kalkınma Yolu Antlaşması sağlam bir yol haritasıdır. Ziyaretimin ve az önce imzalanan antlaşmaların Türkiye-Irak münasebetlerinde yeni bir dönüm noktası teşkil edeceğine inanıyorum.”
Ortadoğu’nun makûs tarihini değiştirmek için elbette kalıcı bir istikrar ve güvenlik ikliminin tesis edilmesi şarttır. Hiç kuşkusuz ki bu noktada iki kilit ülke söz konusudur. Türkiye ve Irak...
Esasen Türkiye Cumhuriyeti Devleti, komşusu Irak’ın toprak bütünlüğüne, siyasi istikrarına ve egemenliğine daima destek olan bir tutum sergiledi.
Irak Hükümeti de bu ılımlı yaklaşımın farkındadır.
Dolayısıyla iki ülke arasındaki karşılıklı anlayış ve işbirliği konsepti had safhaya ulaşmışken bu antlaşmanın ima edilmesi, jeopolitik açıdan önemli bir mihenk taşı olmuştur.
Ortadoğu ticareti açısından bir nevi “Yeni ipek Yolu” olarak da değerlendirilen bu antlaşma sayesinde, Basra Körfezi- Türkiye- Avrupa hattında çok güçlü bir ticaret koridoru söz konusu olacak gibi görünüyor.
Bunun yanı sıra Irak Başbakanı Sudani’nin bu hususta açıklaması şöyle:
“Irak topraklarından başka bir ülkeye saldırı düzenlenmesine izin veremeyiz. Irak ve Türkiye’nin güvenliği bölünmez bir bütündür. Türkiye ve Irak’ın istikrarını sağlayacak güvenlik işbirliğinde mutabık kaldık.”
Kalkınma yolu hiç şüphesiz Türk ihracatçılarına da kolaylık sağlayacaktır.
Türk ihracatçılar her ne kadar Irak’a ihracat yapsalar da güneydeki ülkelere sadece demiryolu ve daha pahalı olan havayoluyla ulaşabilmektedirler. Oysaki Kalkınma Yolu, ulaşımı hızlandırarak Basra Körfezi ve komşu ülkelerle de ticareti kolaylaştıracaktır.
Esasında bir yandan iki ülke, PKK’nın Kuzey Irak’da konuşlanması sebebiyle sorun yaşıyor. Irak bir yandan Türkiye’nin terör operasyonlarına karşı çıkarken diğer yandan da terör örgütleriyle mücadele edebilecek bir kapasiteye sahip değildir.
Ayrıca terör örgütlerinin Kalkınma Yolu’ndaki ticareti baltalama ihtimali de yüksektir. Ancak iki ülke arasındaki işbirliği Bağdat Hükümetinin PKK ile mücadelede motive olacağını göstermekte gibidir.
Tabi Kalkınma Yolu Projesi her ülkeye fayda sağlayacak bir proje değildir. Yeni İpek Yolu olarak adlandırılan proje, İran’ın Basra Körfezine ve Suriye’ye erişimini zorlaştırabilir. Dolayısıyla İran’ın bir zorluk çıkartıp çıkartmayacağı henüz belirsizliğini koruyor.
Ayrıca Çin ve Hindistan’ın alternatif projelerini gerçekleşmeleri halinde Kalkınma Yolunun getirisi azalabilir.
Lakin tüm engellerin üzerindeki en büyük engel, Irak’taki güvenlik sorunudur. PKK’nın Türkiye’ye olan düşmanlığı, DEAŞ’ın yeniden faaliyete geçme ihtimali, Haşdi Şabi gibi Bağdat’ın kontrol edemediği Şii örgütler yapılacak yolların güvenliği için tehdit oluşturmaktadır. Bu yüzden tehditlerin tamamen veya kısmen bertaraf edilmesi önem arz etmektedir.
Bu durumda ana faktör Irak hükümetinin kararlı bir biçimde projeyi başlatması ve çıkması muhtemel engelleri ortadan kaldırmak için çaba göstermesidir. Büyük projelerin doğal olarak büyük zorlukları olacaktır. Ancak Bağdat’taki hükümet, iradesini ortaya koyarsa sadece Kalkınma Yolunu değil Irak’ın geleceğini de inşa edebilecektir.