Galip Önlü

İran Tiyatrosu

Galip Önlü

Bugün İran’ı yakın süreç boyutunda anlatmaya çalışacağım.
Her şeyden önce komşumuzu tanımanın oldukça önemli olduğunu düşünüyorum. 
Çok da geçmişe değil şöyle dönüp 20 yıl öncesine baktığımızda Türkiye’nin devamlı olarak İran’a zor zamanlarda kardeşlik eli uzattığını görüyoruz. İran’a karşı devamlı olarak bir dayanışma örneği gösteriliyor.


Türkiye son olarak Pakistan-İran arasındaki krizin büyümemesi için devreye girmiş arabuluculuk yapmıştı. İran Cumhurbaşkanı Reisi de Türkiye’ye gelmişti. Bu denli bir dayanışma örneği İran’a gösterilirken İran neler yapıyor?


Bir yandan Suriye’nin kuzeyindeki PKK ile koordineli bir şekilde hareket edip Türkiye karşıtı bir set çekmeye çalışıyor diğer yandan Irak’ın kuzeyinde kendi etkisi altındaki Talabani ile birlikte PKK’ya hamilik yapıyordu. 


Sadece bu kadar da değil…

44 günlük savaşta ve sonrasında Zengevur Koridorunun açılması sürecinde Azerbaycan’a ve Türkiye’ye açıkça düşmanlık yaparak Ermenistan’ın yanında yer alıyordu.
Hem PKK hem de Ermenistan’ın Batının kontrolünde olduğu bu süreçte Türkiye ile değil de Batının taşeronlarıyla iş tutması İran gerçeğini ortaya koymaktadır.


Bir gün önceye döndüğümüzde ABD başkanı Joe Biden açıklama yaparak “İran’ı cezalandıracağız” dedi. İran ise hemen açıklama yaptı. “Kimseden korkmuyoruz…”
Değerli arkadaşlar bu tür tiyatroları gördüğümde istemsizce gülmeden edemiyorum. Joe Biden’ın el altından İran’a haber gönderip “nereyi vuralım ki sizde zarar görmeyin” dediğine yemin edebilecek kadar eminim çünkü…


Tıpkı Kasım Süleymani’nin öldürülmesinden sonra İran’ın ABD ‘ye haber gönderip “Bir iki üssü vuracağız. Bilginiz olsun” demesine benzer bir olaydır. 
Büyük bir komediyi andıran tiyatrodan başka bir şey değildir bu…
Değerli arkadaşlar İran’ı daha önce de kısaca anlatmıştım.
İran’da Devrimi korumak adına Humeyni “Devrim Muhafızları” adında bir ordu kuruyor. Vefat etmeden önce de vasiyet ediyor ve diyor ki bu orduyu lağvedin veya birleştirin yoksa iki başlılık ortaya çıkar. Humeyni bunu biliyordu. Lakin Hamaney, Humeyni gibi güçlü bir duruşa sahip olmadığı için Devrim Muhafızlarını devam ettiriyor.
Şuan baktığımızda İran Ordusu ile Devrim Muhafızları arasında bir iç mücadele var. Halk ise ayrılmış ve kutuplaşmış vaziyettedir. İran ordusunun bir devlet geleneği var ama Devrim Muhafızlarının bölgeye ve dine bakış açışı farklıdır. Şii ideolojisini her daim ön plana çıkarmak isteyen ve Sünnilere düşmanlık besleyen Devrim Muhafızları Ordusu, ülkede sözünü kabullendirecek kadar güçlüdür. Bir diğer amaçları ise İslam Dünyasını Şiileştirmek ve kontrol etmektir. Devrim Muhafızları İran’da liderliği le geçirip kendi mezhebini yani Şiilik ideolojisini ön plana çıkarmak istiyor. 
Bu da ABD için adeta bir velinimettir. 
Yani İran ABD ile hiç çekinmeden işbirliği yapar. 
Ve aynı zamanda İran, tek bir fikriyat üzerinde değildir. 
İstemli veya istemsiz, alınan kararlar veya atılan adımlar bu iki ordu sebebiyle belirsizdir. 
Dolayısıyla İran, hem ikiyüzlü hem de sağı solu belli olmayan bir devlet haline gelmiştir.
Biz yine de İran’ın Türkiye ile iyi ilişkiler kurmasının önemini fark etmesini, görmesini umuyoruz.

Değerli arkadaşlar ülkemizde gerçekleşen bir olaya da kısaca değinip yazımı sonlandırmak istiyorum.Özellikle sosyal medyada oldukça tanınan ve “Ramazan Hoca” olarak bilinen Ramazan Pişkin’in vahşice öldürülmesini kınıyorum.

Kendi halinde gariban bir insanın öldürülmesi bizi üzmüştür.  Dünyanın neresinde olursa olsun basit bir yaşam ile helalinden kazanmaya çalışan insanların acıları hep acımız, dertleri dertlerimiz olmuştur.  Kendisi yaklaşık bir ay öncesinden çeşitli tarikatlardan tehditler aldığını beyan etmişti.  Bir ay öncesinden yine hoca kılıklı biri tarafından bir nevi hedef de gösterilmişti.

Kilisede öldürülen vatandaşımızın katilleri 10 saat içerisinde yakalanmıştı. İstanbul’un ortasında Fatih’te gerçekleştirilen bu vahşi cinayetin de cinayeti işleyenlerin yanı sıra, devamının da gelmesini umuyor, hayatını kaybeden vatandaşımıza Allahtan rahmet diliyorum. 

Yazarın Diğer Yazıları