Galip Önlü

Riyad Krizi

Galip Önlü

Değerli arkadaşlar bir önceki yazımda şehitlerimizi anmaya çalışmıştım. Bir hafta geçti ve akabinde başka bir olay patlak verdi ki adeta Kuzey Irak’ta verilen mücadeleyi unutturup yok etti. 

Nedir bu olay?

İki ezeli rakip olan Türk takımlarının Suudi Arabistan’da final maçı oynamak istemesi ve öncesinde yaşananalar…

Ülke ayağa kalktı.
Bunun öncesinde de bir hakemin darp edilme olayı vardı. Türkiye yine büsbütün ayaktaydı. Haberler, kanallar, sosyal medyalar günlerce her telden çalıp durdu.

Bu tepkilerin büyüklüğüne bakınca şehitlerimiz bu denli önemsiz mi diye düşünmeden edemiyorum.
Adeta rant sağlamak adına herkes bir kafadan atıp tutuyor. Siyasi partiler, belediye başkanları, siyasetçiler, gazeteciler, ekonomistler, kulüp başkanları, spor kanalları, sosyal medyalar, milyonlar ayakta, posterler havada uçuşuyor. 

Bu verilen tepkileri Türkiye’nin hayati önem arz eden konularında da görsek diyorum kendimce.
Garip olan şey, her zaman ki gibi bilip bilmeden her kafadan bir sesin çıkmasıdır.
Değerli arkadaşlar, iğrenç sosyal medya platformlarında Suudilerin İstiklal Marşı okutmadığı ve Türk bayraklarını yasakladığı bilgileri koca bir yalandan ibarettir. Statta maçtan 2 gün önce bizzat İstiklal Marşı’nın provası yapıldı zaten. Lakin maç başlamadan hemen önce takımların futbolcularını sahaya ısınması esnasında Atatürk resmi bulunan formalarla çıkma talebi, anlaşmada yer almadığı için reddedildi. 

Yani anlaşma metninde bu husus yer almıyordu. Aynı gerekçeyle “Yurtta Sulh Cihanda Sulh” ve “Ne Mutlu Türküm Diyene” yazılı pankartlara da izin verilmedi. Bu hususlar da anlaşma metninde yer almıyordu. 

Maçın iptali ve oynanmaması şüphesiz her halükârda doğru bir karardır da ben bir miktar merak içerisindeyim.

Mesela ülkemizin 100.yıl dönümünde takımlarımızın final maçı neden Türkiye’de değil de Riyad da oynanmak isteniyor? Suudi Arabistan şart mı? Yanı başımızda Azerbaycan var, kardeş ülke… İlla dışarda oynanacaksa orada oynansaydı? Mesele maddi gelir meselesiyle bir şey demeyeceğim.
Mesela takımlarımız gittiği her yerde neden Atatürk tişörtü giymiyor ve Atatürk pankartı açmıyor da Riyad da bunu özellikle yapıyor? Bütün bu maddeler protokolde önceden belirginleşen maddeler olmalıydı. Bunlar önceden konuşulması ve netleştirilmesi gerekilen hadiseler olmalıydı.

Bu konunun sporla bağdaşan bir tarafı yoktur. Sinsi planların yanı sıra Atatürk istismarının başka bir versiyonudur. Bu eylem, sonuçları itibariyle kime yarıyorsa, fail odur. Bu eylem İsrail’in ve ABD’nin işine yarıyor. Türkiye ve Arap dünyasının arası açılmaya çalışılıyor. İsrail’in Filistin’de yaptığı katliamlar unutturuluyor. Burada konu Atatürk veya pankartlar değildir. 
Atatürk hiçbir yerde tartışma konusu dahi edilemez.
Asli sorun daha önceden planlanmamış durumların yanlışları sebebiyle basit bir futbol maçının ülkeyi ayağa kaldırırken, provokasyonları da beraberinde getirmesidir. Çok daha önemli konular dururken milyonların bu hususlar üzerinde durması, atıp tutması, yalan yanlış bilgiler vermesi saçmadır. 

Milyonlar Atatürk’ün sözlerini paylaşarak provokasyona alet oluyor. Gerçi paylaşılan çoğu sözler Atatürk’e ait bile değil de neyse…
Fakat şu da iyi bilinsin ki Atatürk sevdası fotoğrafını sağda solla paylaşmakla, posterlerini orda burada sallamakla olmaz. Atatürk’ü sevmek ve tanımak büsbütün bir fikriyat işidir. 
Açıkçası bu provokasyon içeren konudan doğan iki hususa değinmek istiyorum. Bunlar tarihi kaynaklara sahip olan gerçeklerdir. Birincisi çoğu Arap yöneticinin Atatürk’e düşman olduğu yoktur. Atatürk’e gelince oda Libya günlerinden itibaren Araplar ile kişisel dostluğunu son noktaya kadar sürdürmüştür. Kalkıp buradan siyasi rant elde etmek sadece kurnazlıktır. Riyad da yaşananlar bir iletişim faciasından başka bir şey de değildir. Toplumumuzun son dönemlerdeki Arap karşıtlığı birileri tarafından kışkırtılmak istendiği için Gazi Mustafa Kemal Atatürk istismar edilmektedir. Bütün mesele de bundan ibarettir. Mustafa Kemal Atatürk Araplar dâhil olmak üzere tüm dünya tarafından rol model alınan bir şahsiyetti. Mısır bu hususta biraz geri plandaydı ama onların aydınları bile Kemal Atatürk’ü derinden takip ediyordu.

Türk ve Arap ikilemi çıkarmak isteyenler acaba Suudi Arabistan’ı devlet olarak tanıyan ilk dünya liderinin Mustafa Kemal Atatürk olduğunu da biliyorlar mı? Suudi Arabistan’ın devletleşmesi yani bağımsızlaşması noktasındaki en büyük desteği Mustafa Kemal Atatürk vermiştir. Suud’ların Atatürk’e düşmanlık etmesi için bir sebep yok, olsa olsa şükran sunmaları için birçok nedenleri vardır. Bu böyle bilinmelidir.İkincisi bu olayın algısıyla her yerde tartışılan bir konudur. O da şudur: Araplar ihanet etmiş midir? Kimi tarihçiler asla deyip bağrına basıyor, kimileri ise devamlı deyip çöpe atıyor.

Kıymetli arkadaşlar, ben her daim gerçekleri ve net olmayı sevmişimdir. Tarih bize kaynaklarıyla çoğu bilgiyi sunmaktadır. Yalanlarla bilgileri sağa sola vurup ortada tutmakla bir şey değişmez. Neyse odur.

Birinci Dünya Savaşında Arap coğrafyasını Osmanlı’dan koparan İngilizlerin iş birliği ve ortaklığı neticesiyle Şerif Hüseyin ve ailesinin hainliklerini, ihanetlerini hiçbir güç ve akıl saklayamaz. Bu gerçektir…  Birinci Dünya Savaşı’nda Osmanlı, en büyük çöküşlerinden birini de 20- 30 bin civarındaki Şerif Hüseyin komutasında gerçekleşen ihanetini yaşamıştır. Bunu saklamaya hacet yoktur. Bu ihaneti yapan Arap Şerif Hüseyin sonrasında sürgünde perişan halde öldü. Bir oğlu ameliyat masasında, bir oğlu otomobil kazasında, bir oğlu parçalanarak, bir oğlu da kurşunlanarak ölmüştür. İhanet cezasız kalmamış, ilahi adalet er yâda geç tecelli etmiştir. 
Yine farklı ihanet, Medine Müdafaasında Fahrettin Paşa’ya yapılmıştır. İstanbul’dan kalkıp, Medine’ye gidip o kutsal toprakları 2 yıl 7 ay boyunca savunmaya çalışırken ne yazık ki ihanet pençesiyle karşı karşıya kalmıştı. Ona rağmen mukaddes topraklardan kutsal emanetleri kurtarmak adına İstanbul’a getirmeyi de başarmıştı. 
Selam olsun Çöl Kaplanı Fahrettin Paşaya…
Geçtim bunları, vallahi geçtim…
Bırakın Osmanlıya, Türk’e yapılan ihaneti…
Yahu Peygamber Efendimizin torunu olan Hz. Hüseyin’in şehit olmasına vesile olan Kufeliler neciydi? Yunan mıydı Rus muydu? İngiliz miydi Fransız mıydı? Peygamber Efendimizin “cennet çiçeğim” diye koklayıp bağrına bastığı Hz. Hüseyin’i yarı yolda bırakan, Kerbela’ya gelmesini sağlayan, sonra onu Alçak Yezid ordusu karşısında yapayalnız bırakarak ailesiyle beraber şehit olmasına vesile olan Kufelilerin yaptığı bu ihanet, dünya tarihinin görmüş olduğu en büyük ihanet değil midir?Tabi burada genelleme yapmak kesinlikle yanlıştır. Sadece sorunun cevapları neyse o bilinmelidir. 

Kıymetli arkadaşlar demem odur ki Türk, provokasyona asla gelmemelidir. Ama konuları iyisiyle kötüsüyle bilmelidir. Bilmiyorsa araştırmalıdır. Hemen basit bir ikilik çıkartılmaya alet oluyorsa bir Türk, kendini sorgulamalıdır. Oynanan oyunu hızlıca görmelidir. Neyin ne olduğunu idrak edebilmeli ve basit şeylere de bodoslama dalmamalıdır. 
Ülke açısından daha önemli hususlar varken gözü açan, ayaklar altında çiğnenen futbol topu olmamalıdır gözleri açan… Gözler her daim açık olmalıdır.  
Yeni yılın ülkemize güç katmasını diler Gazze’deki katliamın sonlanmasını temenni ederim…

 
 

Yazarın Diğer Yazıları