Hülya MURAT

ÖĞ(RET)MEN BEN

Hülya MURAT


Adını öğretmekten almış; onsekizinde de kırkında da olsa ova, bayır demeden, Anadolu'nun dağına, taşına koşan öğretmendir.
Rahmetli babaannemden başlayarak, bugüne dek gelen eğitimci bir ailenin eğitimci ferdi olan ben Hülya Murat .1979 yılından sonra artık bir öğretmen olarak yol alacaktım." Bana bir harf öğret öğretmenim" diyen genç beyinlere, bilginin yanında güzelliği ve sevgiyi de öğretebilme heyecanıýla...Görev arzusuyla, çoşkunun doruklarında...
Yıl 1979.Mart ayında tayinimin Niğde'ye çıkma haberini alınca çok sevinmiştim.
Artık, içimde içten içe sinmiş bilgiler aktarılacak beyinler bulacak; benim ruhum da bu mutlulukla yaşayacaktı.Kalbim, bu duygularla dolup tasıyordu.
Evimden, çok sevdiği şehir Elazığ'dan ayrılacak.Uzaklara, görmediğim, bilemediğim bir şehire gidecektim.
Niğde, küçük bir şehirdi.Tayinim, kasabası Dikilitaş'a çıkmıştı.Dikilitaş'a doğru yol alırken, yolların ıssızlaştığını, sarp dağların arasından geçerek, tenha bir yere doğru gittiğimizi görünce içimi bir ürperti sardı.Acıkcası korktum.Nereye gidiyoruz diye?
Kasaba girisinde dikili bir taş vardı.Adını da muhtemelen oradan almıştı.
Evleri biribirinin aynısı.Sıvaları üzerinden sular akıyordu.
Evler arasından yine eski bir eve, okul haline dönüstürülmüş; işte hayatımın o denli önemli anına , görevimi yapacağım o yere okula varabilmiştik.Ailem burayı görünce " istifa etmemi" istedi.Ama ben kabul etmedim.Cünkü ben artık ögretmendim.Öğretmen, koşar okula, koşar sınıfa,kendisine saygıyla, sevgiyle bakan yurdum çocuklarına.Işık olmak için cehaletle savaşa...
Görev, bir dağ tepesine kurulmuş kasaba ortaokulunda olsa bile...
Biz, okuldan sonra rahmetli annemle, düz damlı, tek odalı evimize yerleşmeye çalıştık.Ilk gece dam akmaya başladı.Yağmur şiddetliydi.Başımızdan aşağıya yağıyordu.Ne yapacağımızı saşırdık.İlk defa böyle bir şeyle karşılaşmıktık.Tedirginlik biz de had safhadaydı.
Ertesi gün, her şeye rağmen uçar adımlar ve büýük bir istekle, okulun yolunu tutup, görevime başladım.
İlk dersimi verecektim.Alt kata indim.Burası, bildiğimiz hayvanların barınağıydı.
Ama o üç, beş sıranın üzerinde oturan öğrenciler gözüme öyle şirin, öyle sevimli görünmüşlerdi ki nerede olduğumu unutmuş; yurdum evlatlarina yararlı olabilme telaşına düşmüştüm.
Burada hayat toprakla iç iceydi ve bu hayatın icine girmek, alışmak, özdeşleşerek mesleğimi sürdürebilmem gerekiyordu.
Dikilitaş'ta elmanın yesilini, sarısını, kırmızısını kısaca her rengini görmek mümkündü.Uçsuz bucaksız gibi görülen topraklarında elma ağaçları; gökyüzünün tabanı gibiydi.Meyvelerini koparmaya kıyamadığımız.
Buranın gelir kaynaklarının en önemlilerinden biri de halıcılıktı.
Belki burada zor şartlarda yaşadım ama ilk göz ağrımdı. ..
Diklitaş serüvenim 1 yıl sonunda bitmiş.Ve ben Elazığ Mezre Ortaokulu'na atanmıştım.
Bu okul, benim en güzel yıllarımı icinde barındıran kısacası mutlu olduğum bir yer olacaktı yaşamımda.
Efsane bir okuldu Mezre Ortaokulu.Öğrencileri çok çalışkan, pırıl pırıl cocuklardı.Elazığ'a damgasını vurmuş bu okulun ögrencileri, biz öğretmenlerine Türkiye'de bir ilke imza atarak; 20 Nisan 2019 tarihinde, 37 yıl sonra öyle duygulu ve güzel anlar yaşattılar ki bu anlatılamaz.
Öğrencilerimi görünce, içimde bir mutluluk ateşi yandı.Onlar ideallerine kavuşmuş; ülkesine yararlı fertler olabilmişlerdi.Tek amacı bu olan biz öğretmenler, onları geleceğe hazırlayabilmiş olmanın gururunu yaşadık.
Bizi, Ankara'da programlı bir organizasyonla cok güzel ağırladılar.12/14  yaşlarındaki bu cocuklarımız büyümüs, başarıya imza atmışlardı.
Duygulae öyle yoğundu ki tarifi zor.
Mezre Ortaokulu'ndan sonra 1985 eğitim/ öğretim yılı ortası rotasyondan dolayı  Rize/ Fındıklı Lisesi'ne tayin edilmiştim.Burası, ögretmenlik yolculuğumun üçüncü merhalesiydi.
Yemyesil, dik, doğanın eşsiz harikası; bakınca zirveye doğru tırmanış şevki veren" Zigana Dağı" nı aşarak; yine yeniden yeni hayatıma doğru yol alıyordum.Yanıma Zigana'dan bile daha yüksek bir dağ olan Annemi alarak.Onun doğup, büýüdüğü topraklarına Trabzon'a doğru...
Önunde uçsuz bucaksız, masmavi açık deniz olan Fındıklı'ya varmıştık.
Arkasında yeşilin bütün tonlari.Çaylar yesil yeşil sıralı...İzlerken , insanın gönlüne hoşluk bırakan yerdi Fındıklı.
Ögrencilerim de Karadeniz gibi çoşan, kıpır kıpır ve çalışkan...
Onlarla hem iyi bir dost , hem de iyi bir öğretmen/ ögrenci iliskisi kurmuştuk.
Laz böreği/ hamsili pilav/ mıhlama en sevilen yemekleriydi...
Sadece, bir öglen arası ögrencilerimin doğum günü partisinde kakaolu kek diye çatalımı batırdığım pastadan hamsi çıkınca cok şaşırmıştım.O güzelim balıkları orada beklemiyordum.
30 yıl sonrası Fındıklı Lisesi öğrencilerimle de Fındıklı'da bulustum.Cok güzel ağırlanarak...
Rize/ Fındıklı Lisesi görevim 3 yıl sürmüştü ve ben Elazığ'ın en eski ve değerler yetiştirmis yine bir efsanevi okulu Elazığ Lisesi'ne tayin olmuştum. Ögrencisi olduğum okulda öğretmen olabilmek büyük bir gururdu.
Değerli arkadaşlarımla çok cok başarılı ögrenciler yetistirdik.
Şu an okulumuz yıkılmış olsa da yüreğimizde yine devasa şekliyle kalıyor.Kalacak.
Laz uşaklarindan sonra Gakkolarımla yol alıyordum artık.En uzun yol katettiğim yer oldu Elazığ Lisesi.Ögrenciliğimle beraber 19 yılım gecmisti.23 yıl her zorluğa gögüs gererek, vatanın her bir parçasında görev yaptım.Simdi olsa yine yaparım.Çünķü yeniden dünyaya gelsem" yine öğretmen ve yine ögretmen" olurum.
Emekli bir öğretmenim ama bana emekli denirse. Çünkü öğrencilerimle hiç kopmadık.Elazığ lisesi öğrencilerim de bulusma programlarıyla öğretmenlerini hic unutmadılar.Tek tek veya toplu olarak hep beraberiz. Gecmis günleri yad ediyoruz.
Sınıf öğretmenliğini yaptığım Mezre Ortaokulu 3/ C sınıfım da programlarıyla öğretmenlerini Elazığ'da ağırladılar.
Şimdi ben Niğde/ Mezre Ortaokulu_ Rize- Fındıklı/ Elazığ Lisesi öğrencilerime buradan teşekkür etmek istiyorum.Yılları ardımıza bıraktığımız  halde beraber olduğumuz icin...
Sadece Türkiye'de değil dünyanın her bir yerinde öğrencilerim var benim.Gün olmuyor ki bir ögrencimle muhabbet etmeyeyim.Bu ne büyük bir şans benim için.Ben onları çok seviyorum.Onlar da bana saygı gösteriyorlar.
Köşe yazarlığını yaptığım" Haber Ayrıntı Gazetesi İmtiyaz Sahibi Serkan Gürtürk" de benim gurur duyduğum öğrencimdir.Bakın nereden nereye...Okul programlarinda beraber calıştığımız öğrencimle simdi de beraberiz.Teşekkürler Serkan Gürtürk.
İşte öğretmen ve öğrencilerinin kopmaz bağı.RABB'İMİZ ömür verdikçe de kopmayacak  sıkı bir bağ bu.
Sevgili öğrencilerim, sizi aile ve ülkemize faydalı, başarmış, başarılı olarak görmek beni cok mutlu ediyor.
Bugün, Elazığ Liseli bir öğrencimin Erkan Suğan'ın söylediklerini de aktarmadan geçemeyeceğim."biz bircok değerin yerini ve önemini Elazığ Lisesi'ndeyken keşfettik.Orası, köprüden önceki son çıkıştı.Hayata atılmadan önceki hamur halimiz.Öğretmenlerimiz elinde sekillendiğimiz_ Kil/ çamur gibi" dedi.
Bhartrihari'nin de vurguladığı gibi" bilgi, bölüşüldükce artan hazinedir"
Ben de Ana Dilimiz Türkçeyi/ Dilini/ Edebi Yönünü ülkemiz çocuklarına öğretmeye çalıştım.Vatanıma, milletimize yararlı bir nefer olabildiysem" Ne Mutlu Bana"
Değerli Okuyucularımız,
Bugün, icimden bu satırları sıralamak geldi.Belki özlem, belki yeniden hmek...Sizinle paylaşarak.
Kalpten kalbe...Yeni muhabbetlerde buluşuncaya dek...Kalın sağlıcakla...

HÜLYA MURAT
TÜRK DILİ VE EDEBİYATI ÖĞRETMENİ

Yorumlar 3
Hülya Murat 30 Mart 2021 20:08

Muazzez sen de artık bu görevi yapıyorsun.Ögretmenlik mesleği cok ulvi.Sizinle gurur duyuyorum.Ama ben sizi hep 3 C sınıfinda görüyor.Sizi her geçen gün daha cok seviyorum.Iyi ki varsınız.

Oktay YETİŞ 30 Mart 2021 20:00

Hocam elinize kaleminize yüreğinize sağlık. Ben de yazınızda bahsettiğiniz 3 C şubesi öğrencilerinizdenim. Sizin gibi bir öğretmenimiz olduğu hele hele bu öğretmenin sınıf öğretmenimz olduğu için çok şanslıyız. Bize öğrettiklerinz için size minnet borçluyuz. Bugün halen daha da bizim sınıf öğretmenliğimizi devam ettiriyor bizimle 11 yaşımızdaki gibi ilgileniyorsunuz. 41 yıl sonra 41 kere maşallah diyerek ellerinizden öper selam saygı ve hürmetlerimi sunuyorum.

Muazzez AYDIN 30 Mart 2021 18:14

Kıymetli öğretmenim sizin öğrenciniz olmak biz öğrencileriniz için de gurur verici. Benim hayatımda büyük iz bırakan hayran olduğum öğretmenim. Sizi çok seviyoruz öğretmenliği ne güzel anlatmışsınız yüreğinize kaleminize sağlık. 3 C sınıfı sizinle gurur duyuyor.

Yazarın Diğer Yazıları