Göreve geldiği günden beri şehrin sorunlarına duyarlılığıyla öne çıkan Valimiz Numan Hatipoğlu’nun bu özelliğinin somut yansımalarını görüyoruz.
Özellikle turizm başta olmak üzere sanayi ve ekonomik kalkınma gibi birçok alanda potansiyellerimizin harekete geçirilerek ilimizin büyümesi konusundaki heyecanını, yaptığı toplantılardan da görmek ve anlamak mümkün.
İllerin kalkınması ve ilerlemesinde valiler önder ve öncü olmakla birlikte, bu kalkınmayı sahaya yansıtacak olan güç, kamu kurumları ve bunların başındaki bürokratlardır.
Bir ilin valisi ne kadar vizyoner, girişimci ve şehri geleceğe taşıma heyecanına sahip olursa olsun, o kenti yeni hedeflere ulaştıracak projeler kurumlar ve dolayısıyla bürokratlar eliyle yürütülür. Bu projeleri hayata geçirecek bürokratların da vizyoner, heyecanlı ve en önemlisi bu hedefe inanmış olması gerekir.
Ne yazık ki görünen o ki, ilimizin en önemli sorunlarından biri de bürokratların heyecansızlıkları ve halka hizmette yetersiz ve hantal kalmalarıdır.
İstisnalar olmakla birlikte, kolaylaştırmak yerine zorlaştıran, sevdirme yerine nefret ettiren bir yönetim anlayışıyla şehre hizmet etmek yerine yük olan kamu kurumları ve bürokratlar, kendi hedefler koymak yerine valilik ve bakanlıkların belirlediği hedeflere gönülsüzce ulaşmaya çalışmaktadır.
Ancak, aynı bürokratlar, sanki Elazığ’daki görevlerinde büyük başarı hikâyeleri yazmışlar gibi, bunun ödülünü beklercesine daha üst görevlere atanma hevesiyle siyasilere yaranmanın yollarını arıyorlar.
Elazığ Valisi Numan Hatipoğlu’nun bürokratları heyecanlandırma ve şehre hizmet yönünde şevklendirme gayretine karşın, bazı bürokratlar, il yöneticisini kapıda karşılama nezaketini dahi göstermeyerek devlet terbiyesine aykırı bir tavır sergiliyorsa, burada eski Türkiye’den kalma ciddi bir bürokratik oligarşi ve vesayet problemi olduğu açıktır.
Bu tür bir sorun, aynı zamanda “Yeni Türkiye” iddiasında olan Ak Parti’nin de sorunu ve handikabıdır.
Üretmeyen, yıllar geçmesine rağmen bulunduğu görevin hakkını veremeyen, makam aracı ve odası gibi konfor alanlarından çıkmayan bürokratları koruyarak; yetkin, donanımlı ve hizmet aşkıyla dolu isimleri görmezden gelmek; vizyonsuz, heyecansız ve uyuşuk bürokratları göreve atamak, günün sonunda Ak Parti’nin kendi zararına olacaktır.
Bu kararların altında kendilerinin kalacağını bildikleri hâlde bu sarmalı devam ettirmek, Ak Parti’nin ve şehrin kaderi olmamalıdır. Eğer böyle bir tablo karşısında bir değişim sağlanamazsa, Vali Bey’in de şehir halkının da yapacak pek bir şeyi kalmaz.
Şehre hizmette atıl kalan, tek görevi mevcut siyasilerin özel işlerini yaparak onları memnun etmek ve bir üst göreve atanmak olan bu bürokratlar, ne Ak Parti’nin ne de şehrin kaderi olamaz, olmamalıdır.