İlimizde siyasilerin sorunlara duyarsızlıklarını dile getirip milletvekillerine yüklenmek gibi kolay bir yolu seçsek de, aslında asıl duyarsızlık ve ilgisizliğin il bürokratları ve yöneticilerinde olduğunu gözden kaçırıyoruz.
İşte son örnek: Geçtiğimiz günlerde,son yıllarda hızla yükselen ev fiyatlarının yanında arsa fiyatlarının da uçuşa geçtiği Zafran da yaşanan bir ağaç katliamına şahit oldum.Bir bürokratın o bölgede yer alan Adliye Hatıra ormanında doğa yürüyüşünde denk geldiği orman çam ağaçlarının katliamıyla karşılaşınca bu olumsuz durumuda benimle paylaşarak bu duruma Elazığ basını olarak duyarsız kalmamamız gerektiğini telkin etti.Daha sonra bu durumu gözlerimle görüp fotoğraflarını ve videosunu çektim.
Şehre nazır, çok sayıda orman çam ağacının bulunduğu bir alanda temel kazı çalışmaları yapılıyordu. Belli ki buraya yeni apartmanlar inşa edilecekti.
Muhtemelen TOKİ inşaatlarının yapılacağı bu alanda, çok sayıda orman çam ağacının iş makineleriyle sökülüp atıldığını görünce, gazetecilik kimliğimin ötesinde çevreye duyarlı bir vatandaş olarak durumu Orman Bölge Müdürlüğü yetkililerine ilettim.
Yetkililerden biri, bu alanın mera vasfında olma ihtimali bulunduğunu ve dolayısıyla konunun Tarım İl Müdürlüğü ile ilgili olabileceğini söyledi.
Bu cevap tam anlamıyla eski Türkiye’yi hatırlatan bir bürokratik yanıt oldu. Ormanları korumak ve çoğaltmakla görevli bir kamu kurumunun başındaki yöneticiye "ağaçlar katlediliyor" diyorsunuz; o ise kalkıp size "bu bizimle ilgili değil, Tarım Müdürlüğü'ne başvurun" diyebiliyor.
Oysa yapılması gereken şuydu: Bizim bu beyanımızı ciddiye alıp bölgeye hemen bir ekip göndererek konunun aslını öğrenmek, eğer gerçekten böyle bir ağaç kıyımı varsa, bunun telafisi için inşaat yapan kuruma resmi bir tebligat yapmaktı. Ayrıca inşaat sahası içinde kalan orman çam ağaçlarının yakın bir alana nakledilmesini sağlamaları gerekiyordu.Konuyla ilgili olarak görüştüğüm Tarım ve Orman Müdürlüğü yetkilileri ise konuyu izahatlı bir şekilde anlatarak alanın her ne kadar mera vasıflı bir alan olsada buradaki sorumluluğun Orman Bölge Müdürlüğünde olduğunu ifade ettiler.
Her yıl milli ağaç günü etkinliklerinde ağaç dikim törenleri düzenleyen ve bu törenlerde "şehri ağaçlarla donattık" diyerek iddialı açıklamalar yapan yetkililerin, yapılan ağaç katliamları karşısında kılını bile kıpırdatmaması, bu şehrin nasıl bir zihniyetle yönetildiğinin en bariz örneğidir.
Nedir bu bürokratların rahatlığı? Kendilerine emanet edilen kurumları daha etkin hale getirmek için çalışma yapma heyecanı duymak yerine, nedir bu yöneticilerin duyarsızlıkları? Bunu anlamakta güçlük çekiyoruz.
Yöneticiliği lüks makam odaları, pahalı makam araçları, sekreter, çay ve kahve konforu olarak gören ve bunun keyfini sürüp havasını atan bürokratların sayısı ne yazık ki son yıllarda oldukça arttı.
Bunun en önemli sebeplerinden biri de bürokrat atamalarında il milletvekillerinin devre dışı bırakılmasıdır. Bakanlıklarda üst düzey görevde olan bir yöneticinin, bir bakıyorsunuz, kendi arkadaşı ya da farklı bir kişinin referansıyla il ya da bölge müdürü olarak atanıyor. İşte şehrin şanssızlığı da burada başlıyor.
İl milletvekillerinin bilgisi dışında atanan ve bu nedenle milletvekillerine ya da il yöneticilerine çok da minnet duymayan bu bürokratlar, bakanlığın gücünü arkalarına almanın rahatlığıyla yan gelip yatıyor. İşlerini en iyi şekilde yapmak ve şehre hizmet etmek yerine, bir üst göreve atanabilmek için "duygusal" yollar arıyorlar.
AK Parti'nin siyaseten oy kaybına uğramasının ve bu erimenin her geçen gün devam etmesinin en önemli sebeplerinden biri milletvekilleri değil; ilgisiz, heyecansız ve çoğu donanımsız bürokratlardır. Ancak ne yazık ki bu gerçeği gören milletvekilleri de, her nedense, bürokratlardan daha duyarsız bir tavır sergilemektedir.
Oysa bu durum günün sonunda siyasilerin bedel ödemesiyle sonuçlanacak. Olası bir iktidar değişikliğinde, bugün sözde gönül verdikleri siyasi parti ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan hızla uzaklaşacak, hatta onlar hakkında olumsuz konuşmalarda bulunabilecek bir vefasızlık göstereceklerdir. Yeni dönemde, yeni iktidar partisinden birilerini bulma telaşına düşeceklerdir.
Görevi ve bulunduğu makam ne olursa olsun, sorunlara duyarsız ve ilgisiz bürokratların cezasını siyasiler çekiyorsa, ve bu bilinmesine rağmen bir adım atılamıyorsa, bize de sadece gördüklerimizi yazmak ve ilgililere duyurmak düşer. Gerisi onların bileceği iş.
Ancak bu gidişat çok kötü ve siyasilerin felaketi olabilir. Şimdiden uyaralım ki yarın birileri "neden uyarmadınız?"demesin!
Özetle iktidara sesleniyoruz: Atadığınız bürokratlar sizi bitirecek. Ve o gün, sizin için çok geç olacak.