İl Özel İdare Genel Sekreterliğine biri Ak Parti, diğeri MHP, diğeri de bağımsız olmak üzere üç il genel meclis üyelerinin yakınlarının işe alınması oldukça çok tartışıldı. Oysaki diğer birimlerde de görevlendirilmek üzere birçok personelin alındığını biliyoruz. Şehrin tüm dinamikleri, basın, sosyal medyada herkes konuştu ama ses gelmeyen taraf ise siyasi cenah oldu.
İç işleri Bakanı Süleyman Soylu’dan bizzat il üç genel meclisi üyeleri tarafından talep edilen ve bunun gereği olarak işe başlayan üç personelin yankıları Ankara’dan bile duyulurken, olayın siyasi muhatabı olan Ak Parti ve MHP cenahından herhangi bir açıklama yapılmadı.
Her iki siyasi parti yöneticilerinin olay hakkında konuşmamaları ya da gerekli adımları atmamaları iki açıdan yorumlanıyor.
Birinci yoruma göre her iki siyasi parti yetkililerinin, talimatı veren iç işleri bakanı Süleyman Soylu’nun hatırına konuda müdahil olmak istememeleri.
İkinci yorum ise işe alımlarda adı geçen isimlerin yıpranmasını ve nötr hale gelmelerini sağlamak için bu konuyu görmezden gelmeleri.
Ancak her iki yorumda ve konumda da olayın faturası il genel meclisi üyelerine değil siyasi partilere ve sessiz kalan il yöneticilerine kesiliyor.
Şehir üç il genel meclisini konuşurken ve birileri hedef saptırırken bir MHP’li il genel meclisi üyesinin oğlu da iş başı yaptı bile.
Şehrin üç isme odaklandığı ve sıklıkla konuştuğu bir süreçte işe başlatılan ikinci MHP’li meclis üyesinin adının hiç zikredilmemesin ve gündeme gelmemesi de birilerinin ne kadar objektif ve ne kadar dürüst olduğunu ortaya koyması açısından anlamlı bulunuyor.
İçişleri Bakanı Soylu’dan aldıkları referans ve il Valisinin onayı ile işe alınan üç elamanı ve onların babaları olan meclis üyelerini hedefe koyup, sonraki turfaları bildiği halde sessiz kalan ve görmezden gelenlerin bugünden sonra bu konuda konuşma ya da birilerini konuşturma noktasında nasıl bir tavır içinde olacağı merak konusu.
Bütün kurumlarımız gibi İl Özel İdare Genel Sekreterliği de şehrimiz halkına önemli hizmetleri sunan bir kurumdur. Bu kurumun sansasyonel haberler ve dedikodulardan ziyade hizmetleri ile gündeme gelmesi gerekiyor. İşe alımlar da ihtiyaca göre elbette olacaktır. Ancak tüm bunların kamu vicdanını yaralamaması ve siyasi partilerin de zan altında kalmamaları için şeffaf ve aleni yapılmalıdır. Ve siyasi irade bu tür sıkıntılı konularda sessiz kalma yerine inisiyatif almalıdır.
