Bugün manşetimize Elazığ’da son yıllarda gerçekleştirilen sağlık yatırımlarını konu ettik. Ak Parti’nin bir dönem en çok başarılı olduğu alan olan sağlık konusunda tesisleşme ve yeni hastaneler yapılması konusunda Elazığ’da önemli bir başarı görüyoruz.
Özellikle Ak Parti Milletvekili Prof. Dr. Erol Keleş’in bu sektörün içinden gelmesi, önceki Sağlık Bakanı Fahrettin Koca ile olan özel hukuku ve sorun ve beklentileri sadece şifahi değil, tüm boyutları ve rakamları ile delillendirilmiş sunumlarla aktarması sonucu ilimiz çok sayıda hastane, sağlık merkezi, doktor ataması konusunda avantaj sağladı.
Ancak sağlık öyle bir sektör ki hizmetin kusursuz verilmesi için bina, tesis, tıbbi cihazlar ve hekim yetmiyor. Bu konuda en önemli faktör, hizmet anlayışı ve vatandaş memnuniyetini gözetir olunması.
Son günlerde hem Fırat Üniversitesi Hastanesi hem de Fethi Sekin Hastanesi ile ilgili vatandaşlardan yoğun şikayet ve tepkiler geliyor. Hatta bu sorunların bazıları sosyal medya hesaplarına görüntülü olarak yansıyor.
Fethi Sekin Hastanesinde ise özellikle görüntüleme merkezindeki bazı randevuların 6 ay sonrasına verildiği dile getiriliyor. Yine bu hastanenin Kardiyoloji polikliniklerinin bulunduğu alanın bu birimde yaşanan yoğun hasta müracaatı ile aykırı durduğu, bu alanın ve koridorların darlığı sebebiyle hasta ve tekerlekli sandalyeli hasta geçişlerinde zorluk hatta zaman zaman kavgaların çıktığı yönünde bizlere bilgiler geliyor.
Bir vesileyle bizlerin de bizzat şahit olduğu bu sorunun giderilmesi için kardiyoloji polikliniğinin, gelen hasta sayısı ve kalp rahatsızlığı olanları da düşünerek daha geniş ve ferah bir alana taşınması gerekiyor.
Yukarıda da değindiğimiz gibi tesisler ve imkanlar önemli ancak sağlık hizmetinin verilmesi adına yeterli değil.
Fırat Üniversitesi başhekimi yeni değişti. Yaşanan sorunları görmemek mümkün değil. Hastanenin mekân sorunu olduğunu biliyoruz. Mevcut binanın güzel bir ortam sunmadığını da biliyoruz. Ancak asıl yöneticilik odur ki, zor şartlar ve imkânsızlıkları mümkün hale getirmektir.
Başhekim ya da hastane müdürlerinin hizmette aksayan, halkın şikâyetlerinin yoğunlaştığı noktaları önce teşhis etmesi,ardından da çok boyutlu ve özellikle personel ile istişarelere dayalı bir çözüm bulunması gerekiyor.
Koltuklarda oturup misafir ağırlayıp çay kahve içerek sorunlar çözülmez. Size gelen ya da gelmeyen sorunlara vakıf olacak ve bunun giderilmesi adına yöntem ve strateji geliştirecek bir tavır ortaya koyamıyorsanız bu makamlarda oturmanın çok da anlamı kalmaz, hatta fuzuli işgal olur.
Merhum Demirel’in de değil gibi “iktidar çare müessesesidir, ağlama duvarı değildir”. Kimse bize, “yerimiz yok, imkânımız yok, doktorları çalıştıramıyoruz, doktorları elimizde tutamıyoruz” demesin.
Doktorlarımızı da hastalarımızı da memnun ve mutlu edecek formül ve yöntemleri bulmak ve hayata geçirmek adına ve size güvenerek o makamlara atamışlar.
Sorunu kendine dert edinen idareci ne yapar eder sorunu çözer. Ama çözümü kendinden üstteki yöneticinin yeni ödenek, yeni bina, yeni doktor, yeni sağlık personeli sunmasında arayan yönetici daha ilk günden havlu atmış demektir.
Sağlık kurumlarının başhekim ve müdürlerine tavsiyemiz şudur ki bir dönem Ak Partinin en çok beğeni ve takdir alan sağlık hizmetleri şimdilerde ciddi tökezleme ve halkta memnuniyetsiz oluşturmaktadır. Daha çok tesis, daha çok doktor, daha çok sağlık personeli ve daha çok imkâna rağmen bu memnuniyetsizlik oluşuyorsa bunun tek izahı sağlıkta yönetim zaafiyetidir. Bu zaafiyeti ortadan kaldıracak da sağlık yöneticilerimizdir.
Kimse kendi bulunduğu ve daha iyi hizmet sunma amacıyla atandığı bir görevini başkalarının himmeti ve koltuk değneği ile sürdürmeye kalkışmasın. İşini yapsın ve bizler de başarılarıyla kendisini taktir edelim.