İlimiz, 24 Ocak’ta 6.8 ile 27 Aralık’ta ise rivayetler muhtelif olsa da AFAD’a göre 5.3 ile sarsıldı.
24 Ocak depreminin ardından birçok sorunlar yaşandı. Afet yönetiminde başarılı bir performans yürütülmesine rağmen, yıkılan ya da ağır hasarlı olup da yıkımı sonradan gerçekleştirilen binalara karşılık olarak yerinde ya da farklı yerlerde inşa edilen konutlarla ilgili birçok problem yaşandı, yaşanmaya devam ediyor.
Geçtiğimiz günlerde basına açıklamada bulunan Mustafa Paşa Mahallesi Muhtarı, 15 metre olan caddelerinin 5 metreye düşürüldüğünü, Mevlana Caddesi’nin yeni revize imara göre 5 metre geri çekilmesi gerektiğine rağmen bunun yapılmadığını ve TOKİ’nin Belediyenin İmar planına rağmen keyfi uygulamalar yaptığını ifade etmişti.
Binalara çok yakın olduğu gerekçesi ile Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum’un önce yıkacaklarını açıkladığı sonradan yıkımından vaz geçildiği Hamza Yanılmaz Katlı Kavşağı etrafında yapılan binalar da neredeyse eski yerleri ile aynı konuma inşa edilmiş. İmar planına göre bu bölgede 10 metre geri çekme yapılması gerekirken binalar aynı yer ve konuma yerleştirilmiş ve geçmişte çok eleştirilen aynı görüntü bu kez de TOKİ eliyle oluşturulmuş.
TOKİ; şehrin geleceğini kurtarıyor ve inşa ediyoruz sloganıyla aslında şehrin geleceğini ve ufkunu karartıyor.
Yapılan bunca keyfiliğe ve insanların geleceklerine 80 metrekarelik dört duvar arasında ipotek koyan TOKİ’nin geciken konut teslimatlarını bugünlerde ballandıra ballandıra anlatan ve bundan şahsi ve siyasi rant devşirmeye çalışan milletvekillerine ne demeli?
Yapılmış birçok ihale var ve bunların hemen hiç biri şartnamede yazılan 180 ya da 200 gün süresi içerisinde yetiştirilememiş. Yetişmesi de mümkün değil zaten. Gece ısının eksi 8 derecelere düştüğü bu günlerde yapılan sıvanın, alçıpan ve fayansın ömrü ne kadar olacak ki. Yaz ayında hepsi patır patır dökülecek, vatandaş ikinci mağduriyeti yaşayacak ve TOKİ’den bir yetkili de bulamayacak derdini anlatmak için.
Bakan Kurum ’un “yılsonuna kadar 8 bin konutu teslim ediyoruz beyanına rağmen sadece 2 bin konutu teslim edebilmeyi büyük bir başarı gibi göstermek kendine pay çıkarmak rol çalmak değil de nedir?
TOKİ’nin gecikmeli de olsa konutları teslim aşamasına getirmesi, hak kaybı yaşamamaları ve sonuçta işin yargıya taşınmaması amacıyla ilgili kurumların yaptığı kura yöntemi ve talep olunmamasına rağmen 2+1 daireler ve zemin katların kura dışı bırakılması teamüllerini büyük bir buluşmuş gibi lanse edip müjde verme raddesine çekmek hangi aklın ve mantığın ürünüdür.
Milletvekilleri eğer bu şehre ve halkımıza hizmet etmek istiyorlarsa bakanlıkların ve TOKİ’nin gecikmeli, hatalı ve yanlış da olsa zaten kendi rayında giden sürecini kendi başarılarıymış gibi lanse etmeleri yerine köy evlerinin hemzemin olarak inşa edilen temellerine ve binalarıyla ilgilensinler.
Bizler sosyal medyada maksatlı yapılan Malatya- Elazığ kıyaslamasına inanmıyoruz ve bunu yapanları elbette kınıyoruz. Ama evlerin zeminden 10 santim yüksekte yapılmasını da asla tasvip etmiyoruz. Evlerin manzarası değil bizim düşündüğümüz ve dikkat çektiğimiz. Bu evleri sel basar, kar tipi evi yutar diyoruz ve temellerinin en az 60 cm olması gerektiğini savunuyoruz.
Ve yine milletvekillerimiz eğer bir hizmet ortaya koymak istiyorlar ise orta hasar garabetini bu şehrin ufkundan ve dağarcığından silsinler. Ve şehir merkezindeki evlerin dönüştürülebilmesi amacıyla verilen kredilerin faizlerinin aşağı çekilmesi yönünde gayret göstersinler. Vatandaş bu konuların asıl takipçisinin ve haftalık hesap soranının Cumhurbaşkanı Erdoğan olduğunu çok iyi biliyor. Çevre ve Şehircilik bakanı Murat Kurum’un sık sık ilimize gelmesinin sebebi de bu(!)
