Serkan GÜRTÜRK

'YETER Kİ GİTSİN'

Serkan GÜRTÜRK

 

24 Haziran seçimlerinde biri Cumhur biri de Millet adıyla iki blok yarışacak. Cumhur ittifakı Ak Parti, MHP ve BBP’den oluşuyor. Millet ittifakı ise CHP, İyi Parti, Saadet ve Demokrat Partiden oluşuyor. HDP ise ittifaklar içinde yer almadı ya da hiçbir ittifak kendilerine bünyesinde yer vermedi.

Seçimlere bir ay kala görünen birçok alanda birbirleriyle taban tabana zıt olan millet ittifakı içinde partilerin tek ortak noktası Tayyip Erdoğan’ı götürmek. Tüm liderlerin söylemlerinin ortak noktası Tayyip Erdoğan “tamam”.

Bu söylemlerin ülke genelinde de az çok karşılığı var. Türk siyasetinin doğasında olan bir durumu yaşıyoruz. Ülke seçmeninin önemli bir bölümü hükümetlerin başarıları ve ortaya koydukları hizmetler yerine siyasette yeni yüzler arama temayülünü gösterebiliyor.

16 yıldan bu yana ülkenin kaderinde etkili olan ve girdiği her seçimi oylarını artırarak kazanan Ak Parti, hizmetleriyle de birçok tarafsız gözlemciler tarafından takdir edilen bir siyasi parti konumunda.

Ak Parti’nin görünen ve parti misyonunu omuzlayan tek siyasi figür ise Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan,  ülkenin önemli bir bölümü Erdoğan’ı Türkiye için önemli bir şans olarak görürken diğer bir kesim ise şanssızlık olarak görüyor. Bir kesim tüm İslam coğrafyasının umudu ve mazlumların ortak vicdanı olarak görürken diğer bir kesim ülkeyi göçmen meskeni olarak tuttuğu için nefret ediyor.

Bir kesim Erdoğan’a dünyaya gerçekleri haykıran, Filistin, Suriye, ırak, Arakan gibi kan ağlayan coğrafyaların yürekli savunucusu olarak görürken, bir kesim ise burnunu her şeye sokan ve ülkeyi yalnızlaştıran bir siyasi olarak görüyor.

Oysa Erdoğan’ın yalnızlığı “değerli bir yalnızlık”. Birleşmiş Milletlere “sizin hiçbir etkinliğiniz yok diyebilen, İsrail Cumhurbaşkanına “siz adam öldürmeyi iyi bilirsiniz” diyerek katliamlarını yüzüne vuran bir siyasi figürü siyaseten yıpratmak ve yalnızlaştırmak gayretlerini görmek bile ona destek vermenin tek sebebi olarak yeter de artar bile.

Yine böyle algı operasyonlarının olduğu bir dönemde İmam Şafii'ye Fitne zamanı hakkı tutanı nasıl anlarız? diye sualda bulundular.İmam Şafii şöyle buyurdu ve dedi ki;Düşman okunu takip edin, o sizi Hak'ka götürür...

24 Haziran seçimlerini de bu açıdan değerlendirmek gerektiğini düşünüyorum.Tayyip Erdoğan karşıtı parti, kesim ve medyaya bakılırsa ne söylemek istediğimiz de oraya çıkar. Milli birliği bozma, ülkeyi kalkınma yarışından alıkoyma ve Pensilvanya’dan kumandalı bir yönetim oluşturma için seferber olan kesimlerin ortak düşmanı Erdoğan.

Çünkü Erdoğan Milli Savunma Sanayi kuruyor. Çünkü Erdoğan ülkeyi dışa bağımlılıktan kurtaracak önemli hamleler gerçekleştiriyor. Ve Erdoğan küresel güçlerin önünde asla eğilmiyor. Bir yerlerden değil direk milletinden emir alıyor.

Şimdi sıra bizde… Bu konjonktürde basit sebeplerden dolayı Erdoğan’ı yalnız bırakmak aslında karşı tarafa fırsat vermektir. Erdoğan’ın başının öne eğilmesi ülkenin onurunun zedelenmesidir. Seçimlerin kaybedeni Erdoğan olursa bilelim ki aslında kaybeden tüm ülke ve tüm halk olarak bizler oluruz.

Vekile,Belediye Başkanına, İl Başkanına, Teşkilatlara bu süreçte çok büyük görev sorumluluklar düşmekte. AK Partiden ve Erdoğan’dan uzak durmak ciddi bir hata olur. Belki yüreğimizi soğuturuz  biraz ama;kaybeden bizler oluruz!

Yazarın Diğer Yazıları