Bahaddin Yeşilkaya

COĞRAFYAMIZDA BÜYÜK SATRANÇ OYUNU

Bahaddin Yeşilkaya

İnsanlık tarihinde Milletler hep bulundukları coğrafyayla anılmışlar ya da tanınmışlar. Bunu aynı zamanda mensubiyetler üzerinden de okuyabiliriz. Yani kimi toplulukların ya da kavimlerin mensup olduğu din, dil ve renk olarak ta alınabilir. Bu, insanlığın daha ilk dönemlerinden beri olmuştur ola gelmiştir. Aynı zamanda insanların birbirlerini tanımaları için de yerinde ve en doğru olan bir yaklaşımdır.

Başka türlü farklı toplulukları farklı toplumları farklı milletleri ya da kavimleri tanınması adeta imkânsız olurdu.

Aslında farklılık insanlık için bir kolaylıktır bir zenginliktir.

Yaradan değil milletleri ya da kavimleri aynı kandan geleni hatta ve hatta aynı ana ve babadan olanı bile farklı yaratmıştır.

Neden? Çünkü başka türlü bir değer bir tanıma ortaya çıkmazdı.

Yani birey ya da toplumlar yahut ta topluluklar arasında bir fark olmazdı.

Farklı olmak bir değerin ifadesidir. İyi ya da kötü, güzel ya da çirkin veya hayırlı olanı ile hayırsız olanı arasında fark farklı olmanın bir sonucudur.

İşte farklı olmak böyle bir şeydir. Doğru kullanıldığı zaman çok iyi bir şeydir. Yanlış kullanıldığın da ise insanlık için felakete varana kadar çok kötü olabilir. Yani iyi olmakta kötü olmakta insanın bizatihi kendi elinde. İsterse yeryüzünü cennet yapar isterse cehennem. Kaldı ki, tarih ya da geçmiş bu ve benzer yaşanmış dönemlerle doludur.

Bu olan bitenler, kimi zaman üstün ırk adına kimi zaman din adına kimi zaman imparatorluk adına kimi zaman da kutsanmak adına olmuştur ve bundan böylede olacaktır. Son iki bin yıldır bu ve benzeri mücadeleler ağırlıklı olarak din ya da inanç eksenli olarak yürütülmekte. Bunun da en gerisinde ya da kökenin de Hak ve Batıl vardır.

Diğer her bir şey birer bahane. Hal bu olunca millet olarak mensup olduğumuz taraf ya da medeniyet ya da uğrunda mücadele verilen bu büyük “DAVA” için kimi dönemlerde çok çetin zorluklar yaşansa da en zor zamanlarda bile bu mücadelenin üstesinden gelmiştir-gelebilmiştir. Bir asır öncesinde bu millet bu kutlu “DAVA” yı yeryüzünün topyekûn şer ittifakına rağmen canı pahasına savunmuştur - savuna gelmiştir.

Bu şer ittifak geçen asırda menfaatleri gereği her ne kadar farklı görünmüş olsalar da aslın da bir ahtapot gibi aynı amaca hizmet etmektedirler.

Son otuz yıldır bu bölgede bu coğrafyada yaşanan keşmekeşlik bunun açık bir göstergesidir. Özellikle Suriye de ABD ve Rusya’nın rol değişimleri olan biteni anlamak için çok zor olmasa gerek. Libya da bu oyun farklı değildir. Hatta ve hatta diğer İslam Coğrafyaları da bu oyunun dışında değildir.

Bu vampir zihniyet, bir dönem aynı amaca hizmet eden ve göstermelik olarak kurdukları Doğu –Batı Paktı tiyatrosunu bitirdikten sonra şimdiler de medeniyet coğrafyamızda yarım kalan işlerini-oyunlarını tamamlamak için topyekûn olarak harekete geçmiş bulunmaktalar.

Üstelik bu tiyatroyu oynarken insanlıkla alay eder gibi türlü hile ve yalanlarla dünya kamuoyunu kandırarak yapıyorlar.

Esasen bu yıkımların en kahır edici tarafı ise coğrafya insanı eliyle yapılmış olması. Bu alçak anlayış öyle aşağılık tertipler yapmakta tır ki, coğrafyanın zayıf-güçsüz rejimlerini ve zayıf halklarını en acımasız bir şekilde kullanarak gerçekleştiriyorlar.

Bütün bunları yaparken, kimi zaman coğrafya insanını ideolojik bağnazlık olarak kimi zaman rejim karşıtlığı, kimi zaman mezhepçilik, kimi zaman ırkçılığı, kimi zaman da farklı dini anlayışları kullanarak amaçlarını gerçekleştiriyorlar.

Tek gaye, İslam’la anılan bu medeniyet havzamıza ait olan bu coğrafyayı felç etmek felçli hale getirmek ve nihai amaçları olan coğrafyayı tümden İslamsızlaştırmaktır.

Onlar varsın plan yapsınlar. Bu dinin sahibi vardır ve kıyamete kadar da olacaktır.

Ama bu asla şu demek değildir. Tabii ki, olan bitenler karşısında eli bağlı, görmezlikten gelme ya da kayıtsız kalmak söz konusu değildir. Elbette bu millet, bu coğrafya da şartsız olarak alakadar olacaktır.

Çünkü bu millet coğrafyanın varisidir ve de sahibidir. Zira tarihte bu tescil zaten mevcuttur. Millet olarak yapılan yanlışlardan da ders çıkararak bu satranç oyununda rakip hamlelere karşı hamlemizi bin kere düşünüp öyle oynamaktır. Zira bu oyunda rakip tek görünse de gerçekte birden çok çoktur. Yapacağımız hamle üç yüz yılı beş yüz yılı hatta ve hatta sonraki asırları boşa çıkaracak ölümcül hamleyi yapmak olmalıdır. Bu irade bu feraset bu basiret bu millete mevcuttur.

Bütün bir mesele doğru zamanı iyi ayarlamak. 2020 yılı milletimize, memleketimize ve tüm insanlığa hayırlar getirmesini rabbimden niyaz ediyorum.

Yazarın Diğer Yazıları