Bahaddin Yeşilkaya

Kaybettirme Siyasetinde İhale Y. Refah'a Verildi!

Bahaddin Yeşilkaya

Türk siyasetinde sistemin de zorladığı ittifak yapı, partiler arasında birlikte seçime girme kararlarıgündeme getirmiştir.

Bu birliktelikler, Türkiye gibi ülkelerin demokrasi geçmişinde, farklı sosyolojik yapıların olması kaçınılmazdır.

Çünkü bir imparatorluk bakiyesi olan Türkiye, millet olarak bağrında birçok renkleri barındırmaktadır.

Bu çeşitlilik ya da renk cümbüşü demokratik yapılarda ya da sistemlerde birbirlerine renk tonları ya da uyumu bakımında bir arada olmaları çok daha kolay ve de tabii dir.

Bu farklılıklar ya da çeşitlikler coğrafyanın ve de dönemsel şartların dayatmaları sonucunda bir gerçek olarak bu topraklarda varlıklarını sürdüre gelmiştir.

Kimi farklılıklar inanç, kimi kimlik, kimi ideolojik, kimi jakobenlik, kimi de sayır sebeplerle partilere angaje olmaları ve inandıkları değerler doğrultusunda kendi siyasi ve toplumsal tercihini yapmaktadır.

Hal bu olunca,seçim dönemlerinde ülkede her parti ya tek başına ya da sosyolojik taban olarak birbirine yakın partiler bir araya gelerek, bir ittifakla iktidar ya da çoğunluğu elde etmek için seçime girerek,politikalarını yapıyorlar.

Bütün bu olan biten olarak buraya kadar olağan seyri açısından gayet yerinde ve de olması gerekir.

Ancak, ülkemizin demokrasi geçmişinde alışıla gelmiş fikri yapılar etrafında tercihini yapan kesimler, son iki dönemdir angaje olunan partilerince farklı sosyolojik yapılar olmasına rağmen birçok zorlamalarla bir araya getirilmek istenmektedir.

Bu türden ittifaklar uzaktan bakıldığında her ne kadar normal görünse de arka planda ülkenin ilerlemesi açısından birçok art niyetin olduğu gözden kaçmamaktadır.

Çünkü bu topraklar bu konu da çok mu çok şerbetlidir.

Nasıl olur derseniz eğer,

Derim ki, son iki buçuk asırdır yeteri kadar bilindik emperyal güç merkezlerince bu topraklara verdikleri zarar, henüz hafızalarda diri olmakla birlikte, özellikle imparatorluk bakiyesi olan ülkemiz demokrasi tarihi üzerinde ne çok darbe ya da hırpalama olduğu ve de fırsat bulduklarında ne kadar acımasız olacakları, tasmalıları haricinde, yaşı müsait olan hemen herkes tarafından bilinmektedir.

Bunun son örneği; son iki dönemdir ülkede yapılan seçimlerde bölücü terör örgütü uzantısı siyasi yapı başta olmak üzere kökü göbekten dışarıya bağlı olan diğer siyasi yapılar ya da partiler bir araya gelerek,bir ittifakla tıpkı önceki yıllarda olduğu gibi memleketi istikrarsızlaştırmak, kaos oluşturup, milleti birbirine düşürerek ve istedikleri şekilde sömürerek, yönetmeyi amaçlamaktır.

İşin acı yanı daha önce fikri tabanda değerler noktasında taban tabana zıt yapıların bu şer oluşum ya da ittifakın yanında yer almış olmaları.

Şer bilinen bu oluşum; AK Parti hükümetlerince son yirmi yıldır sağlanan huzur, istikrarı ve gerçekleştirilen büyük kalkınmayı, bilindik çevrelerce sabote etmek olması.

Nitekim 2019 yerel seçimleri bunun en açık ispatıdır.Zira dönemin bölücü örgütün uzantısı partinin İstanbul gibi metropol kentlerde AK Partiye kayıp ettirmek ya da kazandırmamak için diğer partilerle ittifak yaparak, AK Partiye kayıp ettirmeyi başarmıştır.

Son genel seçimlerde ise bu şer oluşum; AK Parti de iktidarlarında Başbakanlık ve bakanlık yapmış kişiler ile MHP de bir muhalif grup partilerinden ayrılarak, yeni partiler kurdurup, bu şer cephe ittifakında yer alarak, pozisyon edindiklerine şahit olduk ve de olunmuştur.

Tabanları zıt olan bu şer cephe; son olarak 31 Mart 2024 te yapılacak olan mahalli seçimlerde İktidar Partisi, AK Partiye İstanbul başta olmak üzere Ankara gibi büyük kentlerde kayıp ettirmek için bu defa da daha önce tabanlarının yakınlıkları gereği, cumhur ittifakı içinde bir arada olan Yeniden Refah Partisi, bu rolü almış bulunmaktadır.

Yeniden Refah Partisi, söz konusu olan bu büyük kentlerde kazanamayacağı bildiği halde, bile bile neden bu role soyunmuş ve neden Donkişot lük yapmaktadır.

Bu yanlış tutum ya da yaklaşımın izahatı yoktur.

Hele hele bu partinin tabanı nüanslar haricinde, AK Parti tabanıyla aynı duygu ve düşünceleri paylaştığı halde.

Hele bir de bölücü örgüt partisiyle aynı rol da yer alması bu coğrafyanın ruhuna ters bir anlayıştır ki, bu asla kabul edilmez bir yaklaşım.

Bu aynı zamanda kendini inkâr etmek demektir.

Yani tam bir teslimiyetçilik ifadesidir.

Kaldı ki bu parti, öncesinde aynı çizgide Necmettin ERBAKAN gibi bir cihan, bir dünya, bir efsane lider tarafından kurulmuş bir parti olarak, düştüğü bu duruma kat be kat daha bir üzüntü vermektedir.

Çünkü Necmettin ERBAKAN, siyasi ömrü boyunca ve dünya görüşü gereği bu şer cephede yer alan siyasi düşüncelerle büyük büyük mücadele yapmış ve karşılığında büyük bedeller ödeyerek geçirmiştir.

Gençliğimiz bunu yaşayarak şahit olmuştur.

Üzülerek söyleyelim ki, ERBAKAN soy ismi ve DAVASI bunu hiç mi hiç hak etmemiştir.

Hele hele ERBAKAN ve DAVA’sına inanmış, gönül vermiş olan insanlarda bir büyük hayal kırıklığı yarattığı gibi derin üzüntüye de gark etmiştir.

Umarız ve temenni ederiz ki, çok daha geç olmadan bu yanlış gidişattan oğul ERBAKAN geri dönsün.

Aksi durumda bu vebal ömrübillah üzerinde kalır.

Ve tüm samimiyetiyle bu “DAVA”ya gönül vermiş, inanmış bu mazlum halkın eli, rojimahşerde her iki yakasında olacaktır.

Bunun hesabı çok ama çok büyük olacağından hiç kimsenin şüphesi yoktur.

Ancak tüm bu yapılacak yanlışlara rağmen feraseti büyük olan bu millet, bile bile yanlış gidişata ortak olmayacak ve aklıselimle tercihini ve kararını doğrudan, yani eser hizmetten yana kullanacağına inancım tamdır. 

Yazarın Diğer Yazıları