Nazlı Orta

İNANIYORUM

Nazlı Orta

 

 

 

Zamanın birinde, zaman algısının da ötesinde, sayısız benliğimizin huzur içinde birbirine aynalık etkisi yaptığı bir boyut varmış. Her bir yansımamız, inanıyorum hitabıyla muhatapmış. Kuşkunun, çirkinliğin, kaosun, sevgisizliğin, savaşın ve de yokluğun olmadığı, saf ışıktan bir boyutmuş bu .. Tüm bu güzelliğin dengesini var etmek adına oluşan yerde ise tüm kötülükler siyahı saçaklarıyla zifiriliğe katmerliymiş. Bu iki yerin keskin ayrımı bıçak sırtı gibi olsa da, siyahlığını sorgulayan tek bir lanetlenmiş ruhun, başını göğe çevirmesiyle, merhametli bir ışık huzmesinin o ruhu aydınlatmasıyla bu iki evren birbirine karışmış. İlahi bir düzen adına her iyi, kötüyü görmüş; her kötü iyiyi tecrübe edene kadar ızdırabı tatmış durmuş. Dünya olmuş bu yeni birleşimin adı. Bazı ruhlar, göz alıcı bilge ışığıyla üzerlerine hiç toz konduramayacağı için insani bedene bürünememiş. Bunun yerine bitki olmuş, beyaz bir güvercin, mavi bir lotus, kıpkırmızı gelincik, bilge baykuş veya doğurgan bir toprak oluvermiş. Nefes olmuş hepsi de kendince  bu gezegene. Umut olabilmek, unutan ve kaybolan ruhlara özlerini hatırlatabilmek adına. Herşey böylesine harmanlanmışken bir üst bilinç inanıyorum demiş, sadece inanıyorum. Ve dünya inanıyorum evrenine dönüşmeye başlamış. Lotus çiçeği sembolize etmiş bu masalımsı spirütüelliği. Bu geçişin en keskin geçişini temsilen su ve gök olmuş. Gece olunca suyun en dibine bataklığa gidermiş çiçek. Güneşin ilahi ışığıyla tekrar çıkarmış tomurcuklarıyla gün yüzüne. Hemde en dipteki çamura rağmen kendi ak pak kılarak.

 

Bir insan hem siyah hem beyaz olabilir mi-yi, bataklıkta mis gibi koku saçabilir mi-yi, iyinin yada kötünün olduğun yerle ilgili değil ruhunun toz tutmasıyla yada yüreğinin bataklığa dönüşmesiyle olduğunu anlatmış durmuş bize usulca. O yüzdendir ki lotus çiçeği hangi evrende olursa olsun sevginin saf ışık olduğunu bilip geride kalan herşeye inanıyorum diyebilmeyi seçmiş. O inanıyorum dedikçe huzursuz ruhlar, araftan kurtulmaya, doğru sorular sormaya başlamış. İyi ruhlar, ışığı anımsamış yeniden, taç çakrasındaki göğü farkedebilmiş. Kötü bedenlere hapsolanlara kocaman bir atmosfer var edip nefes alabilsinler diye sihirli kelimeyi fısıldamış " - inanıyorum, inanıyorum, inanıyorum-" Kapsülden nefes geçişine, yönlerini bulsunlar diye tekrarlamış hergün bu tılsımı. Yaradan dokunuşuyla, nokta bırakılmış en tepeye. Arınmalarını temsilen suları süzülmüş damlalarca, her bataklıktan kurtuluşlarında. Kutsanmışlar, arınıp bilinçlerindeki huzura, kabul boyutuna erişmişler en bilge ve gerçek sevgiyle dolu olanlar.

İnanıyorum evreni, herşeyi güzellikler dengesi üzerine inşa edebilmek adına görevlendirmiş lotusu. Unutma demiş çamurun en içine saplandığında bile, iyiliğe;şefkati ve teşekkürü, kötülüğe; sevgi ve dürüstlüğü, düşlerine;  sabırla ve kararlılıkla adımlamayı  hep hatırla. Mavi, mor, beyaz farketmeksizin ilahi boyutta bir ışıkla şifalanacağını, aşk boyutuyla yeni bir gök varedeceğini hatırla, içinde galu beladan beri olan inançla…

İçimizdeki karanlığa ve kaotikliğe rağmen, üzerimize tozların konamayacağı, nilüfer çiçeği gibi bilincimize yapışan kirleri akıtan bir ruhla ilerleyebilmeyi, bilgelikle, özümüzdeki sevgiyle yolumuzu aydınlatabileceğimiz  bir yaşama geçiş yapabilmeyi ve de harika bir hafta geçirmenizi diliyorum.  Sevgiyle, ışıkla ve inançla kalın...

 

Yazarın Diğer Yazıları