Nazlı Orta

NASIL ZENGİN OLUNUR?

Nazlı Orta

Çok eski zamanlardan beri insanoğlu mutlak bir zenginlik arayışındadır. Simyacılar sonsuz hayatı bulmak için çeşitli otlardan merhemler yaparken o sonsuz hayatın ihtişamına denk bir bolluk olsun diye de, maddeyi nasıl altına çevirebileceklerini arayıp durmuşlar yıllarca. Herşey altın olsun derken tesadüfen altını nasıl safsızlaştırabileceklerini keşfetmişler. Ve buna da - Kral Suyu- demişler.

Hayatta böyledir işte. Bazen gecemizi gündüzümüze katarak elde etmeye çalıştığımız şeyin, gerçekleşmesine dair isteğimizle yaptığımız arasında, hiç boşluk bırakmadığımız için tamamen yok olmasına yada bizden uzaklaşmasına neden oluruz. Böyle olduğunda da başlarız hayıflanmaya, dövünmeye…

Neden böyle olur peki..? Çünkü sahip olduğumuz zenginlikler öylesine burnumuzun dibindedir ki; onları ne görürüz, ne de şükürle iyi ki varlar demeyi becerebiliriz. Ne zaman ki bizden uzağa giderler, bizim olanların kusursuzluğunu aramızda olan boşluktan ve de elimizden kayışından dolayı daha çok anlarız. Gidenleri görüp o kadar çok dövünürüz ki, tamamen kaybettiğimize öylesine inanırız ki tekrar elde etmeye çaba göstermez olup içinde bulunduğumuz kurban rolünü baş tacı yaparız.

Yaşamımızda olan herşey bizim zenginliğimizdir oysaki. Para, pul, mal mülk gelmesin tek aklınıza. Olumlu ve hatta olumsuz şeylerde bizi biz yapan en büyük hazinemizdir. Aldığımız nefes en büyük varlığımızken hemen ardından yüreğimizdeki güzellikler gelir inci boncuk niyetine :) Ve yüreği fakir olanın, sevmeyi bilmeyenin, o duygunun enerjisini taşımayanın dünyalarca parası olsa da satın alabildiği tek şey cehennemin lüksü olur.

O zaman sorumuza geri dönelim mi? Nasıl zengin olunur? Önce kalpten başlamalı çoğalmaya- taşmaya, sonra hissedebildiğin her sevgiye şükredebilmeli. Gökyüzüne bakmalı.. Hayatın kendisinin; mavisinin, turuncusunun, sesinin, kokusunun başlı başına mucize olduğunu görecek kadar keskin bir zenginlik bakışı edinmeli. Senden taşanlar, başka gönülleri doldurabilmeli. İnsan, kelimeleriyle başka ruhlara sevgi tınısıyla danslar ettirmeli mesela ya da gözlerdeki aşkla şiirler yazdırmalı varlığına. Bunları yapabiliyorsan en sona kalıyor cepteki zenginliğin gelir mi gelmez mi kaygısı. Çünkü çıkar yolu yoktur, yüreğini böylesine zengin kılanın bolluk içinde yaşamasından başka. Tüm bunlara sahip olanın kendisine ab-ı hayatı kanasıya içmesi de, cennetin tüm güzelliklerini o öpülesi bilincinde  var ederek sonsuz bir varlık içinde yaşaması da imkansız değildir.

Öyleyse bu hafta herkes elini yüreğinin tam üzerine bırakıp derin bir nefes alsın. Nefes aldıkça başını gökyüzüne çevirip izin versin gönlündeki şükürlerin diline gelmesine. Bunu yürek telinde htikçe, yaydığı sevgi dolu frekansların nasıl da korku ve de yokluk enerjisini yok ettiğini görsün. İzin versin ruhuna, hayatındaki zenginliği ve ebediliği izleyebilmesi için… Her daim tebessümle ve zenginlik bilinciyle kalın.. 

Yazarın Diğer Yazıları